15 Kasım 2014 Cumartesi

Neden olmuyor?


Geçtiğimiz çarşamba günü Milli Takım, Şükrü Saraçoğlu'nda Brezilya'yı ağırladı ve sahada herhangi bir direnç gösteremeden 4-0 mağlup olduk. İşin korkunç yanı 4-0 yenilmek değil tabi ki. Brezilya'dan herkes 4 gol yiyebilir ama önemli olan sonuna kadar mücadele etmekti. Ne yazık ki futbolcularımızda futbol oynamak adına ne bir heves vardı ne de kazanmak adına bir hırs taşıyorlardı. İşin üzücü ve bizleri ürküten yanı bu. Bundan önceki son 3 resmi maçımızda da İzlanda'ya 3-0, Çeklere sahamızda 2-1 mağlup olup, Letonya deplasmanından da 1 puanla dönmüştük. Milli Takım sırasıyla bu sonuçları alsa ve başında Fatih Terim olmasaydı da atıyorum "X" kişisi olsaydı, kesinlikle Terim'in adı Milli Takım ile anılmaya başlanırdı. Peki ülkemizde CV'si bu derece başarılarla dolu belki de motivasyon konusunda en yetenekli teknik direktörü nasıl oluyor da oyuncuları havaya sokamıyor? Tamam futbolda her zaman 2+2=4 etmez ama burada başka sorunlar da baş gösteriyor. 

1- Futbolu yönetenler


Ülke olarak birlik olduğumuz bir konu varmış demek ki. Futbolumuzu yönetenlerden kimsenin memnuniyeti olduğunu zannetmiyorum. Hatta belki de yönetenler iş adamı, müteahhit vesaire olmasaydı, futbolun içinde bu denli geniş bir para sirkülasyonu olmayacaktı. Tabi ki bu bizim ülkemizi de aşan bir konu. En azından bir konuda liderlik edebiliriz diye düşünüyorum(madem futbol ülkesiyiz), belki çok zor ama bu işin içinden gelen profesyonellerin mevcut yönetimden daha kötü işler yapacağını sanmıyorum. Önder Özen'in bir dergiye verdiği röportajda beni çok etkileyen bir sözü vardı, şöyle diyordu: "....Biz gidip Sanayi Odaları seçiminde oy kullanamıyoruz. Türk Tabipler Birliği Genel Kurulu'nda fikir beyan edemiyoruz. Ama futbolun bugünü ve geleceği planlanırken onlar karar verebiliyor." 


2- Yabancı sınırı


Ülkenin en büyük futbol sorunu ve asla çözüm bulmayacak bir şekilde devam ediyor. Her transfer döneminde tartışılıyor hatta sezon içinde bile tartışılmaya devam ediliyor. Yabancı sınırını kim belirliyor gerçekten futbolu seven insanların merak ettiği bir soru bu. Kim diyor mesela; "6+0+4 olsun, 4 yabancı kulübede değil tribünde otursun bence, daha yararlı olacaktır" diye. Bu nasıl bir mantıktır aklım almamıştı o zamanlar hala da almıyor. Son yabancı kuralı da herkesin bildiği gibi sahada 5 yabancı kulübe ve tribünde sınırsız yabancı. Tribünde yabancı bulundurma fetişi başka ülkede var mı onu da bilemiyorum. Peki yabancı sınırı neyi önlemek ya da neyi geliştirmek için alınmış bir önlem? Federasyon başkanı dahil bu soruya net cevap verecek biri yok bence. Çünkü "Milli Takımı geliştirmek için" tezi sahadaki görüntü ve eldeki verilerle çok açık şekilde çürütülebilir. Kulüp futbolunu zedeleyen ve Avrupa Kupalarında önümüze taş koyduğu da bariz bir sınırlama oluyor bu. O zaman neden ısrar ediyoruz bu kadar? Yetkili kişinin ısrarı nedir? Anlayamadık.

3- Antrenman seviyesi ve altyapı problemi



O bayıldığımız, öldüğümüz bittiğimiz Alman,İspanyol ya da İngiliz ligleriyle aramızdaki esas farkı yaratan kısım burası bence. Futbolda çok yetenekli bir ekibe sahip olmasınız bile çalışarak elinizdeki oyuncuların potansiyelini yükseltebilirsiniz. Ülkemizde antrenman seviyesi gerçekten çok düşük ve ne yazık ki oyuncularımız ne kadar yetenekli olsalar da çok tembeller. Bu tezimi genele vurarak belki birkaç çalışkan arının hakkını yiyorum fakat futbol bir ekip işidir. Bir kişi değil, ekip olarak çalışıp takım olarak hareket etmek gerekir. Belki biz sahadan önce rakiplerimize antrenmanda kaybediyoruz. Ülkemizin sempatik antrenörlerinden Yılmaz Vural, eğitim gördüğüm okulumda bir konferans gerçekleştirmişti ve orada şöyle demişti: "Ya futbolun bir bilimi var, kitapta yazıyor her şey. Fakat bizim oyuncumuza uyguladığımız antrenman biçimi oyuncumuzun keyfine kalıyor maalesef. Fazla yüklenince sakatlanıyor, alışmamış ki." Antrenman probleminin temeli de tabi ki altyapıya bağlanıyor. Nitelikli eğitimci sayımız belki bir elin parmaklarını geçmez. Futboldan hayatını kazanan gençler çok erken yaşta hayal edemeyeceği kadar parayla karşılaşıyor ve durum böyle olunca onları eğitmek kat kat zorlaşıyor. Disiplin problemi ve adam yönetimi zayıf antrenörler de bunun üstesinden gelemiyor. Gerçekten futbolda o kadar büyük rakamlar dönüyor ki o gençleri terbiye etmek gerçek bir emek ve başarı istiyor. Altyapı sorunumuz yeteneksiz gençlere değil, maalesef yetenekli fakat işlenemeyen ve disiplinsiz gençlere bağlı. 


4- Milli Takım ve kulüp takımı bağlantısı



Kulüp takımlarının başarısı direkt olarak milli takım yansıyor. 2000 jenerasyonu çok farklıydı ve bize 2002'de dünya üçüncülüğünü getiren takımın omurgasını oluşturuyordu. İspanyolların kulüp futbolunda Barcelona, Real Madrid hatta Atletico Madrid ile yakaladığı başarılı çizginin onlara 1 Dünya kupası ve 2 Avrupa şampiyonluğu getirdiğini biliyoruz. 2014 Dünya Kupası şampiyonu Alman takımının da omurgası bir sezon önce tüm Avrupa'yı dize getiren Bayern Münih'li oyunculardan oluşuyordu. Bunun gibi örnekler önümüzde mevcut duruyor. Fakat bizde bir başka sorun ise şu; Fenerbahçe ve Galatasaray yurt içinde birbirlerine ateş püskürüyor sonra gidip Milli Takım'da can ciğer kuzu sarması. Tabi ki profesyonel insanlar bu oyuncular gidip kavga edecek değiller ama o zaman yurt içinde neden asıp kesiyorsun? Bu konuda asla çözüm bulamayacak başka bir konu.