29 Aralık 2011 Perşembe

Ara transferde son durum

Her takım için transfer döneminin önemi farklıdır ama şüphesiz külüp fark etmeksizin her taraftar için transfer dönemi önemlidir.Her taraftarın gönlünde yıldızlar yatar medyada böyle isimleri gündeme getirerek heyecana heyecan katar.Şimdi gerçekçi olup takımların ihtiyaçlarına ve gündemdeki oyunculara göz atalım.

Galatasaray’la başlayalım;takımın kanatlarında sıkıntı olduğu,kanatların yeteri kadar işlemediği ortada ben Galatasaray’ın 1 tane kesin olmak üzere uygun şartlar oluşursa her iki kanada da takviye yapabileceğini düşünüyorum.Gökhan Töre ihtimali çok düşük ama Gökhan Galatasaray için harika olur.

Fenerbahçe Alper’i alarak iyi bir iş yaptı ve önemli bir açığını kapattı.Orta sahadaki ikilide Emre’nin yeri garanti gibi zaten sıkıntı onun partnerini bulmada Cristian iyi bir sezon geçirmesine rağmen yabancı sınırlaması sıkıntısından her maç oynayamıyor.Alper hem Türk olması hemde yetenekli bir genç olması sebebiyle formayı kapabilir.Fiyatı fazla gibi dursada ben bu parayı hak edecek bir performans sergileyeceğini düşünüyorum.Fenerbahçe’nin tek bir takviyeye daha mutlaka ihtiyacı var.Bienvenu Fenerbahçe’nin kalitesinde değil,Semih formsuz.Fenerbahçe’nin forvete mutlaka bir takviye yapması lazım.

Beşiktaş’ın kadrosu geniş daha Ersan gibi Bebe gibi hiç forma giymemiş isimler varki ikinci yarıda bu isimler takıma katılacak.Kadrodaki gençleri de sayarsak çok alternatifli ve geniş bir kadrosu var kartalın.Pek transfere ihtiyaçları olduğunu düşünmüyorum.

Trabzonspor Jebrin’den sonra Olcan’ı da kadrosuna katarak önemli işler yaptı.Trabzonspor’un kadrosunda net bir kanat oyuncusu olarak bir tek Volkan’ın olması kanatlarda Henrique ve Halil gibi iki forvet oyuncusunun oynadığını düşünürsek Olcan direk formayı kapabilir.Jebrin ise gol yollarında zaman zaman sıkıntı yaşayan Trabzonspor için önemli bir silah olabilir.

Onun dışında ben Bursaspor’un,Samsunspor’un ve Karabükspor’un transfere ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.İbrahim Akın’ın da 6 ay top oynamadıktan sonra Gaziantepspor’da neler yapacağı merak konusu.Son olarak ara transfer bir takım için ilaçta olabilir takımıda bozabilir.

28 Aralık 2011 Çarşamba

İbracadabra

Yazının sonunda paylaştığım videoyu izledikten sonra bu yazıyı yazma gereği duyduğumu söylemeliyim.Zlatan için söylenecek o kadar fazla güzel şey var ki.Bunlardan bazılarını aradan seçip ve kariyerinden dip notlar vererek İbracadabra'yı hem teknik hem de kişiliği açısından inceledim.
1999 yılında profesyonel futbol kariyerine İsveç'in Malmö takımında başlayan İbrahimovic,burada 40 maçta 16 gol attı.Malmö döneminin sonlarına doğru Arsenal ile antramanlara çıktığı yazılmış bazı kaynaklarda.Ama sonuç olarak Temmuz 2001'de Ronald Koeman'ın isteğiyle 7.8 milyon Euro bonservis bedeliyle Ajax'a transfer oldu.Zlatan, Amsterdam ekibine ilk gittiği zaman ilk 11'de çok şans bulamıyordu, fakat her maç sonradan oyun giriyordu.Dönemin Ajax teknik direktörü Co Adriaanse'nin görevine son verilmesiyle başa gelen Ronald Koeman İbrahimovic'e ilk 11'de şans vermeye başladı ve Zlatan'ın yükseliş dönemi resmen başladı.
Amsterdam ekibinde imza attığı başarılar sonucunda Ağustos 2004'te İtalyan devi Juventus'un yolunu tuttu.Bonservis bedelini ikiye katlayan İbra, Ajax'ta 109 maçta 49 gole imza atmıştı.Juventus'ta ilk sezon sonunda 35 maçta 16 golle yıldızlaşan Zlatan'a bun sefer 'Los Galacticos' gözünü dikmişti.Real'in 70 milyon Euro'luk astronomik teklifini reddetmişti Juve.Juventus, 2006 İtalyan futbolu skandalıyla Serie B'ye düşürüldü. Ibrahimovic'i ikna etmek isteseler de satmak zorunda kaldılar.
Zlatan'ın yeni takımı başka bir İtalyan devi Inter olmuştu.24 milyon Euro bonservis bedeli ile Inter'e giden İbrahimovic, kariyerinin kuşkusuz en unutulmaz yıllarını bu kulüpte geçirmişti.Inter'de geçirdiği 3 sezon sonunda İsveçli yıldız 88 maçta 57 gol atarak büyük bir başarı yakalamıştır.2008-09 sezonunda gol kralı olan Zlatan için bu sezon sonunda İspanya'ya gitmemek imzkansız gibi gözüküyordu.Temmuz 2009'da Barcelona başkanı Joan Laporta'nın isteği üzerine İbrahimovic,Eto'o,Hleb ve üstüne verilen rekor bir transfer ücreti sonucunda Katalan ekibine transfer oldu.Akıllarda sorulan soru ise şu idi; Barça takım oyununu bu kadar iyi oynarken Zlatan gibi bir yıldızın bu oyun kimyasına zararı mı katkısı mı olacaktı?Barcelona'da ilk 13 maçında 11 gol ve 4 asist ile oynayan İbra, bu 11 golden birini 'El Clasico'da Real'e karşı atarak takımının maçı 1-0 kazanmasını sağlamıştı.İbrahimovic, sezonu 29 maçta 16 golle bitirmişti.Fakat sezon sonunda takımın teknik patronu Guardiola ile arasının bozulması ona yine 'çizme'yi işaret etti.
Ağustos 2010'da kiralık olarak bir başka İtalyan devi Milan'ın yolunu tuttu.Geçtiğimiz sezon mutlu sona ulaşan takımın başını çeken İbra, 28 maçta 14 golle sezonu kapadı.Bu sezon başında 24 milyon Euro karşılığında bonservisini alan Milan takımında aktif futbol hayatını sürdürmektedir İsveçli yıldız.
Zlatan'ın milli takım kariyeri her zaman kulüp performansının gerisinde kaldı.Fakat Euro 2012'de onu İsveç Milli Takım kaptanı olarak göreceğiz.Başaramadığı tek şeyi başarmak için Euro 2012'de savaşacaktır.İbrahimovic, milli takımda 67 maçta 28 gol atmıştı.
Boyu 1.95 olan Zlatan uzun boyu ve fiziğiyle komple bir santrafor.Sert şutları ve akıl almayacak şekilde uzun boyuna rağmen ayak bileklerine oldukça hakim.Ayağının içini,dışını,topuğunu ve burnunu ustalıkla kullanabilen bir futbolcu.Maçlarda attığı bazı ilginç paslar ve goller onun tekvandoda siyah kuşak almasının verdiği yeteneklerindendir.
Bana sorarsanız bu adamın İtalya dışına çıkması tamamen bir hata.O ülkenin havası mı bunda etken atmosferi mi bilemiyorum.Ama İtalyanların ona taktığı isim gibi bir insan 'İbracadabra'. 

25 Aralık 2011 Pazar

İlk yarının ardından Fenerbahçe

Bildiğiniz gibi 3 Temmuzdan itibaren yaşanan bu süreçte en çok yıpranan takım Fenerbahçe.Bütün bu olanlara rağmen takımda birlik ve bütünlüğün bozulmadığını gördük.3 Temmuzdan bu yana gelen süreçte sağlam bir duruş gösterdi Fenerbahçe taraftarıyla,yönetimiyle ve sporcularıyla.Haklı haksız tartışması değil sadece düşüncemi söylüyorum.
FUTBOLA GELELİM
Gel gelelim bu sürecin takımın futbolundan götürdüklerine ve futboluna getirdiklerine.Tabi ki kan kaybı çok fazla Fenerbahçe'nin.Özellikle Niang,Lugano ve Santos gibi takımın kilit oyuncularını göndermek zorunda kalınca, bu durum sahadaki oyunu derinden etkiledi.En azından kaliteli yerli oyuncuları takımda tuttular.Takımın omurgasında çok fazla bir değişiklik olmadı.Sezon başında da bunu gördük.Fenerbahçe lige tam sürat başladı ve aldığı galibiyetlerle rakiplerine göz dağı verdi.Takım kazanıyordu ama geçen seneki oyundan farkı gözle görülebilir türdendi.Fenerbahçe ligde çoğu maçta gol atmak için rakiplerinin kilidini açamadı.Örneğin; Saraçoğlu'ndaki Samsunspor maçında takım kilidi çözemedi.En etkili silahı olan duran toplar etkisiz kalmıştı.Kanatları tükenmişti.Araya atılan paslarda anlaşma yoktu.Takım kimyası yok olmaya doğru gidiyordu.Sakatlıklarda bu durumda büyük etkendi.
GELEN GİDENİ ARATIR
Gelen gideni aratır derlerdi, çok doğru söylemişler.Niang'dan sonra gelen Bienvenu ilk yarıda tam bir hayal kırıklığı yarattı.Diğer gelenleri buna katmak çok haksızlık olmaz aslında.Ama Ziegler'in hakkını yememek lazım.Gelenler arasında en iyisi oydu.Sol kanatta birkaç maç Stoch'la iyi bir uyum yakaladı.Fakat uzun sürmedi bu uyum.Geçen sezon Fenerbahçe'nin sağ kanadı tadından yenmiyordu.Gökhan ve Mehmet o kanadı adeta domine etti.Ama bu sezon Mehmet'in yaşadığı sakatlık Fenerbahçe'nin tek güçlü kalan yanını da bitirdi.Serdar Kesimal ilk yarının son 3 maçında gösterdiği performansla stoper bölgesinin emin ellerde olduğunu gösterdi.
PEKİ YA ALEX?   
Ya Alex...Kaptan elinden geleni yapmaya çalıştı aslında.Yine takımı sırtlamaya çalıştı.Bunu bir süre başardı.Ama onunda soruşturmadan etkilendiği gözlenebiliyordu.Gidenler,gelenler...Çok karmaşık bir süre geride kaldı.Hala o sürecin içindeyiz.İlk yarıda bana sorarsanız Alex'in yüzde 50'si bile sahada yoktu.
KOCAMAN FAKTÖRÜ
Herhalde Aykut hocanın yerinde başka bir antrenör olsa hiç düşünmeden istifasını verir ve çeker giderdi.Ancak o takımın başında kaldı ve yıllarca emek verdiği kulübüne sahip çıktı.Takımla futbol yönünden çok ilgilenemediği ortada bence.Onların psikolojisini düzgün tutmaya çalışıyor.Bu durumu kaldırabilecek nadir insanlardan biri.İlk yarıda kazanılan 35 puanda onunda payı büyük.

23 Aralık 2011 Cuma

İlk yarının ardından

İlk yarının ardından kimsenin alışık olmadığımız bir devreyi geri de bıraktık.Puanlar geçtiğimiz yıllara göre az,gollerde bu durumla doğru orantılı olarak düşük.Böyle istatistliklerin ortaya çıkmasındaki en büyük etken herkesin bildiği gibi Play-off sistemidir.Bu sisteme bağlı olarak hafta içi oynanan maçlar, yorgunluk ve en kötü ilk dörte girme hedefi bu puan cetvelini ortaya çıkardı.Tabi ki şike soruşturması nedeniyle ligin şaşkınlık ve belirsizlik içinde devam etmesi de etkenlerden biri.Fakat bütün olumsuzluklara rağmen ligin ilk yarısını kazasız belasız atlattık.Bu olumsuzlukları bir kenara bırakıp ilk yarının bana göre 'en'lerini yazmak istiyorum.Her ne olursa biz bu oyunu seviyoruz, diyerek değerlendirmeme  başlıyorum.


Galatasaray-Manisaspor maçından görmediklerinizİlk yarının takımı: Galatasaray
Futbolda bir takım oluşturmak ve bu takımın birbirine alışması yani takım kimyasını oluşturması biraz zaman isteyen bir iştir.Fakat Galatasaray takım kimyasını çok erken oturtmaya başladı.Bu durumda en büyük etken Türk futbol tarihinin en başarılı teknik adamlarından Fatih Terim'in takımın başında olmasıdır bence.Fatih hoca, Galatasaray'ın son 2-3 sezonda kaybettiği takım ruhunu ve kimyasını geri getirmeye başladı ve bu durum sonuçlara da yansımaya devam ediyor.İlk yarıyı lider kapatan Galatasaray'ın izlediği transfer politikasının ne kadar iyi işlediğinide görüyoruz.Aslında geçtiğimiz yıllarda da transfer için izlenen politika yanlış değildi.Ama bu Fatih hoca faktörü ve transferler birleşince ortaya çok iyi bir takım çıktı.


Ancak Galatasaray'ın daha yolu var.Bu sadece yapılabilecek en iyi başlangıçlardan biri Galatasaray adına.Artık günümüz futbolunda oyunun iki yönünü oynayabilen orta sahalar önem kazandı.Ligimizde bunu en iyi yapan yerli futbolculardan biri Şelçuk İnan.Melo'nun defansif yönü biraz daha ağır gibi görünüyordu ligin başlarında.Fakat attığı gollerle ofansif yönününde güçlü olduğunu gösterdi Melo.

Galatasaray bence ilk yarının en iyi takımı.Zaten puan cetvelinde de göründüğü gibi.Takım iyiye gidiyor.Bu durum Galatasaray taraftarınıda oldukça mutlu ediyordur.

İlk yarının yerli futbolcusu: Burak Yılmaz
Trabzonspor-Orduspor maçından kareler
Geçen sezon bıraktığı yerden devam ediyor Burak."Ben her zaman açık ve gerçekçi konuşmak taraftarıyım. Trabzonspor’a gelirken herkes gibi ben de son şansım olduğunu biliyordum.”diyor golcü oyuncu.Bu sezon ilk yarıda adeta Trabzonspor'u aldı sırtına ve götürebildiği kadar götürdü, kaleci Tolga'yla beraber.Burak günündeyse onun karşında olmayı kimse istemez heralde.Oynadığı 14 maçta 16 gol atan Burak Yılmaz gollerini sezon sonuna kadar devam ettirebilecek mi?
Bence ilk yarının tartışmasız parlayan yıldızı ve en iyi yerli futbolcusu Burak Yılmaz.


İlk yarının yabancı futbolcusu:
Johan Elmander
Türk futboluna uygun forvetlerden biri Elmander.Fiziği kuvvetli,uzun boyuna rağmen top tekniği yüksek,hava toplarına hakim ve tam bir pivot santrafor.Son zamanlarda İsveç'ten çıkan santraforlar genellikle bu bahsettiğim özellikleri taşıyor.Özellikle İbrahimovic ve Elmander.Tabi ki İbra bir kaç gömlek üstün fakat tarz olarak aynılar bence.Futbolumuzda Hakan Şükür'le tanıdığımız pivot santrafor kavramını taşıyan bir oyuncu.
Galatasaray'a katkı sağladığı kesin.Net bir transfer.Taraftar tarafından gayet seviliyor.Başarısına ikinci yarı devam edeceğine şüphe yok kadar az.


Galatasaray-Fenerbahçe maçından görmedikleriniz

İlk yarının teknik adamı:
Fuat Çapa 
Bu tamamen benim şahsi fikrim.Gülebilirsiniz ama Fuat Çapa yeni dönem yerli hocalardan atak fuboluna önem veren en yetenekli teknik adamlardan biri.Bence Gençlerbirliği'ni şuan için taşıdığı yer yeterli.Fakat üstüne daha fazlasını koyarak sezon sonunu geireceğine inanıyorum.
Yetenekli bir kadro, yetenekli bir hoca.İnişte olan Ankara temsilcilerinin arasında parlayan tek takım Gençlerbirliği.İlk yarının teknik adamı Fuat Çapa.


İlk yarının golü:
Mert Nobre(Kayserispor-Mersin İdman Yurdu)
Ben susuyorum gol konuşsun.



20 Aralık 2011 Salı

Biz gidemedik, Cüneyt Çakır gitti

Geçtiğimiz birkaç yılda "Türk hakemleri" dediğimiz zaman aklımıza ilk gelecek isim kesinlikle Cüneyt Çakır.Pazar günü oynanan karşılaşmada tartışılan kararlar vermiş olsa bile bu onun geçmişini değiştiremez.Cüneyt Çakır'ın her basamağı çıkarak buraya geldiği gerçeğini de değiştiremez.Ayrıca hakemlerimiz ne kadar eleştirilse bile eldeki sonuçlara göre futbolumuzdan daha başarılı olduklarını görüyoruz.Bu durum bizi üzebilir, ama üzülmek yerine yapılması gerekenler var ki bunlardan ilkini başarıyla yaptık.Milli Takımımızın başına Abdullah Avcı geldi.Herhalde bu duruma itiraz edebilecek çok sayıda insan yoktur, olmamalıdır.Bence Abdullah hoca kesinlikle doğru seçim.
Geç olsun güç olmasın demişler.Bu sefer biz gidemedik, Cüneyt Çakır gitti.

19 Aralık 2011 Pazartesi

Orta,kafa ve gol

Dün maçtan önce sahadaki oyunun dışında çok şey tartışıldı ve yazıldı.Açıkça bende çok gergin bir karşılaşma bekliyordum.Fakat iki takım futbolcuları gayet medeni bir şekilde sahaya çıktılar ve ellerinden gelenin en iyisini yapmak için çabaladılar.Hiç mi gerginlik olmadı?Oldu ama beklenen kadar büyük değil.Her karşılaşmada olabilecek türdendi bunlar.Bu konuda iki takım oyuncularını da tebrik etmek lazım.
Maça geçersek; bence Fenerbahçe adına psikolojik baskı açısından zor bir maç oldu.Çünkü dün akşam Trabzonspor sahaya istediği futbolu yansıtamadı.Fenerbahçe ise taraftar desteğiyle birlikte golü buldu ve oyunun kontrolünü genellikle elinde bulunduran taraf oldu.
Trabzonspor'un en iyisi yine Tolga'ydı.Fenerbahçe'nin yakaladığı çok net pozisyonlarda kalesini gole kapadı.Ancak köşe vuruşundan gelen golde yapabilecek fazla bir şeyi yoktu.
Dün akşam Trabzonspor her zamanki sistemiyle sahadaydı.Ama futbolcular gol atmak için en etkili futbolcuları Burak'ı topla genelde etkisiz yerlerde buluşturdular.Trabzonspor'un gollerinin neredeyse hepsi Burak'ın araya yaptığı koşularla geldi.Dün Burak araya sarkıyor, ama takım arkadaşlarından pas alamıyor.Bu durum Şenol hocanın yeni bir oyun planı üzerinde çalışması gerektiğini gösteriyor.
Fenerbahçe tarafından baktığımızda ise Topuz'un dönüşü sağ kanadı tekrar ayağa kaldırmış gözüküyor.Orta sahada Emre'ye yardımcı olup top dağıtabilecek ayakları çabuk bir oyuncuya ihtiyaç var gibi ve tabi ki Fenerbahçe'nin kesinlikle devre arasında bir santrfor alması gerekiyor.Bunun dışında Serdar Kesimal dün hiç sırıtmadı ve güven kazandı diyebiliriz.
Maçın skorunu yine klasik bir Fenerbahçe golü belirledi.Orta,kafa ve gol...

18 Aralık 2011 Pazar

Sarı-Lacivert mi Bordo-Mavi mi?

İki takım taraftarı adına kuşkusuz bu sezonun sonucu en önemli olan maçı olacak.3 Temmuz'dan bu yana yaşanan olaylar malum.Fakat Fenerbahçe-Trabzonspor rekabeti orada başlamadı.Bu çok eskilere dayanan bir rekabetti.Ama 2 sezon önce yani 16 Mayıs 2010 günü oynanan karşılaşmada Fenerbahçe'nin şampiyonluğu kaybetmesi ve geçtiğimiz sezon yaşanan olaylar bu maçı iki takım taraftarı açısından da bir onur mücadelesi konumuna getiriyor.
Bu akşam Şükrü Saraçoğlu'nu dolduracak Fenerbahçeli taraftarların bu maça intikam gözüyle baktığını ve gergin bir maç olacağını tahmin ediyorum.Trabzonspor takımı da keza aynı duygularla oynayacaktır.Umarım kazasız,belasız ve futbol keyfiyle hatırlayacağımız bir karşılaşma olur.
İki takımın teknik direktörleri gözünden baktığımız zaman bu maç çok farklı bir anlam kazanıyor.Çünkü geçmişte bu iki takım arasındaki rekabetin baş rollerini oynamış iki efsane bugün sahada olacak.
Aykut hoca tarafından baktığımızda 1996 yılında Trabzon'da oynanan maç onun adına unutulmaz olabilir.1-0 geriye düşen Fenerbahçe, ikinci yarıda Oğuz Çetin'in frikik ve Aykut Kocaman'ın golüyle 2-1 kazanıp şampiyonluğu neredeyse garantilemişti.Şenol hoca ise 2 sezon önce Fenerbahçe'ye hem Türkiye Kupası'nda hem ligde çelme takıp onları iki kupadan da etmişti.Bu durum Fenerbahçe taraftarını ne kadar üzdüyse, Trabzonspor taraftarını da o derece sevindirmiştir.
Bunlar maçların notları ama ne söylersek söyleyelim asıl olan sahadaki oyundur.Meşin yuvarlak bu akşam Sarı-Lacivert mi yoksa Bordo-Mavi mi olacak?