29 Haziran 2012 Cuma

"The End"

Futbol dolu 23 günü geride bıraktık ve ne yazık ki bir şampiyona daha sona eriyor.Euro 2012 başlamadan önce herkes, bende buna dahilim, finalin adını koymuştu: Almanya-İspanya.Fakat hiç kimse şike operasyonlarıyla çalkalanan İtalyanlara şans vermiyordu.Şikenin yanı sıra hazırlık maçlarında oynadıkları oyun onların Euro 2012'ye pek hazır olmadıklarını gösteriyordu.Ama Prandelli'nin takımı müthiş bir performans göstererek finali görmeyi başardı.

İtalya'nın kupayı kaldırdığını düşünürsek buraya çok zorlu rakipleri saf dışı bırakarak geldiğini görebiliriz.C grubunda İspanya,Hırvatistan ve İrlanda'yla mücadele eden İtalyanlar, İspanya ve Hırvatistan'la berabere kalıp, İrlanda'yı yenince gruptan ikinci çıkıp İngiltere ile eşleştiler.Çeyrek finalde İngiltere'yi penaltılar sonunda geçen Gök Mavililer, yarı finalde Almanya'nın rakibi oluyordu.Almanya'nın burada olaması sürpriz değildi, ancak İtalya'nın olması sürpriz olabilirdi.Fakat maçı izlerken sanki İtalya'nın burada olması sürpriz değil gibi görünüyordu.Oynadıkları güzel futbol ve sorunlu yıldızları Balotelli'nin attığı 2 güzel golle turnuvanın favorisi Almanya'yı evine gönderen İtalya finale yükseldi.Finalde turnuvada ilk maçlarını oynadıkları İspanya ile karşılaşacak İtalyanlar.O maçta son şampiyon İspanya'yı oldukça zorlamıştı İtalya, fakat öne geçmesine rağmen İspanyollar Fabregas'ın golüyle beraberliği yakalamıştı.İtalya takımında moraller çok üst seviyede ve Almanya galibiyeti sonrası İspanya'yı yenip kupayı kaldırmak en büyük hedefleri.

İtalya'nın finale gelmesinde önemli rol oynayan oyunculara bakacak olursak benim için ilk sırada pas ve duran top ustası Pirlo gelir.Takımın orta sahadaki lideri konumunda olan Pirlo, adeta bir orkestra şefi gibi İtalyanlar hücumlarını düzenliyor.Pirlo'nun yanı sıra yılların tecrübesi Buffon'da İtalyanların finale kadar gelmesinde başrollerden biriydi.Yaptığı önemli kurtarışlarla takımına hayat veren deneyimli kaleci, takımın kaptanı olarak kupayı kaldırmak istiyor.Pirlo ve Buffon'dan sonra gelen savunmadaki o güvenliği sağlayan isim ise Chiellini.İtalya savunmasının önemli parçalarından birisi Chiellini.Pirlo,Buffon,Chiellini ve tabi ki Balotelli.Yarı finalde gösterdiği üstün performans ve attığı 2 müthiş golle ne derece yetenekli olduğunu bize gösteren Mario, hücumda İtalyanların formda tek silahı konumunda gözüküyor.

Son şampiyon İspanya cephesine geçecek olursak, son üç büyük turnuvada da finale çıkmanın gururunu ve haklı mutluluğunu yaşıyorlar.İspanyolların hep bildiğimiz pas oyunu her ne kadar bizleri sıkmaya başlasa bile bundan taviz vermeyen takım yine bu oyunun meyvelerini almaya devam ediyor.Ama Portekiz karşısında gördük ki her zaman pas yaparak rakip kaleye oynamazsanız.Bazen dikine doğru topla birlikte giden oyuncuları kullanmanız gerekebilir kilidi açmak için.Portekiz karşısında kitlenen oyunu kenar oyuncularıyla açmaya çalıştılar, belki İniesta'nın topu gol olsa istediklerini elde edeceklerdi.Ben olsam İtalya maçına Pedro veya Navas'tan biriyle çıkardım.Tabi dünya şampiyonluğu yaşamış bir teknik adam bunu benden daha derin bir şekilde analiz edebilir.Finale gelmesi beklenen iki takımdan biriydi İspanya.Ama rakipleri beklendiği gibi Almanya değil, İtalya oldu.Grup maçında İspanyolları baya zorlamıştı İtalya.O karşılaşmadan ders çıkararak bu maça hazırlanmakta bir yöntem.Bu iki takım içinde büyük şans.Sonuçta önünüzde çok eski olmayan bir örnek var.Bunu baz alarak hazırlanmak işe yarayabilir iki takım adına da.


İspanya'nın kilit oyuncuları ise tekrar tekrar saymaya gerek var mı bilemiyorum ama yine de belirtmek gerekir.Tabi ki Xaviesta ikilisi.İspanya'nın pas trafiğinde en etkili aynı zamanda önemli rolü oynayan ikili.Bu yönden Marchisio ve De Rossi'nin bu ikili arasındaki pas akışını önlemesi gerekir.Bunun dışında Casillas gibi bence dünyanın en iyi kalecisine sahipler.Pique ve Ramos gibi iki sağlam stopere sahipler.Önemli bir tandem hattı var yani İspanya'nın.Aynı zamanda oyunu iki yönlü oynayan Xabi Alonso gibi önemli yıldızları.Buna benzer daha bir çok şey.Bildiğimiz İspanyollar.

Bakalım finalde devlerin mücadelesinden galip çıkacak takım İspanya mı İtalya mı olacak?Benim tahminim ise İspanya'nın iki kez üst üste bu başarıya ulaşacağı yönünde fakat futbol bu sürprizler oyunu.Onun için kesin konuşmamak lazım.Ama benim favorim İspanya.


25 Haziran 2012 Pazartesi

Euro 2012'de son 3 maç


8 Haziran'da başlayan Avrupa Futbol Şampiyonasında artık sona yaklaştık.Avrupa'nın en büyüğü olmaya aday 16 takımdan geriye sadece 4 ekip kaldı.Bunlardan ikisi beklenildiği üzere; İspanya ve Almanya olurken diğer iki ülkeyse İtalya ve Portekiz oldu.İtalya'da 2006 yılında da şikenin patlak vermesinin ardından gelen dünya şampiyonluğunun ardından bu turnuvada da benzeri bir başarının peşinde İtalyanlar.Portekiz ise Ronaldo'nun önderliğinde ilk önce ölüm grubundan çıktı, ardından Çek Cumhuriyeti'ni eleyerek İspanya'nın rakibi oldu.

Son 3 maç dedik, bunlardan 2 maçın kimler arasında oynanacağı belli fakat malum final belli değil.Yarı final eşleşmelerinde üst düzey bir mücadele olacağı kesin.Portekiz tek komşusu olan İspanya'yla karşılaşırken, şampiyonanın favorisi Almanya'da final için İtalyanların karşısına çıkacak.İspanya-Almanya finali kuralar çekildikten sonra hepimizin aklının bir köşesinde yer etti.Ancak İspanyollar oynadıkları oyunla hem rakiplerini hem de ekran başında bizleri uyutmayı başardılar.Tamam, hala pas oyunundan sıkılmayanlarımız olabilir.Ama futbol nihayeti pas değil goldür.Bir şeyi ne kadar fazla yaparsanız, o şey özelliğini zaman içinde yitirir.İspanya'nın pasa dayalı oyununda olduğu gibi.İspanya'nın rakibi ise benim grup aşamasında eleneceğini düşündüğüm Portekiz oldu.Portekiz'in yarı final görmesi bile başarıdır bence.Fakat daha iyisi için çabalayacaklardır.Bu eşleşmeyi Fabregas'ın sözleriyle açıklamakta mümkün: "İspanya-Portekiz maçı El Clasico gibi geçer." 

Ronaldo için ayrı bir paragraf açmak lazım.Son iki maçta attığı 3 golle takımını iki maçta da galibiyete taşıyan Cristiano Ronaldo, yarı final için iddialı.Her fırsatta Messi'yle karşılaştırılmaktan kaçınan Ronaldo'nun sabrı artık taşmış gözüküyor.Bunu son maçta Çeklere attığı golü Messi'ye göndermesinden çıkartabiliriz.Bakalım şu anda dünya futbolunun en büyük iki oyuncusundan biri olan Ronaldo, İspanya karşısında takımını finale uçurabilecek mi?

Bir takıma karşı düşündüklerim ancak bu kadar değişebilirdi.Turnuva öncesinde beğenmediğim ve grup aşamasında eleneceğini düşündüğüm İtalya, bugün yarı finalde Almanya'nın rakibi ve 4 takım arasında kendime en yakın bulduğum takım.Özellikle Pirlo gibi bir duran top sanatçısına yaptığım saygısızlıktan ötürü kendimi kötü hissettiğimi belirtmek isterim.Bunun yanı sıra Buffon'da var tabi.İtalya'ya bu şike soruşturmaları yarıyor sanırsam.2006'da şike soruşturmasıyla çalkalanan ülke futbolu gelen dünya kupasıyla coşmuştu.Bu sene içinde aynı şey geçerli.Bu olaylardan dolayı varlık gösteremeyeceğini düşündüğüm İtalyanlar, beni yanıltmakla kalmadı, aynı zamanda oynadıkları oyunla benim aklımı çelmeyi de başardılar.Ama yarı finalde rakip Almanya.Şöyle bir hatırlatma yapalım; İtalya'nın kazandığı 2006 Dünya Kupasında da, İtalyanlar yarı finalde Almanları eleyerek finale yükselmişlerdi.Bakalım tarih tekerrür edecek mi?

Almanya'nın penceresinden bakacak olursak, buraya kupa için geldiklerini her yerde bas bas bağırdılar.Ancak grup aşamasında oynadıkları oyunla hayal kırıklığı yarattılar.4-2'lik Yunanistan galibiyetiyle beklentilere karşılık vermiş olsalar bile bu yanıltıcı bir skor olabilir.Yani demek istediğim şu İtalya ve Almanya'nın final şansları eşit.Mesut'un çeyrek final ve sonrasında patlama yapacağını söyleyen Löw şu an için haklı çıktı.Mesut, Almanya hücumlarında direksiyonda olan isim.Ona destek vermesi gereken Schweinsteiger hücumda etkisiz olarak gözüküyor.Ama onun hücumdaki eksikliğini ilginç bir şekilde Khedira kapatmış gözüküyor.Şampiyonanın başından beri oynamasını beklediğimiz iki oyuncu Reus ve Götze'yi komşu karşısında seyretmek büyük keyif verdi bana.Özellikle Reus hayranlığımı gizlemek istemiyorum.Savunmadan hücuma katkı yapan Hummels ve Lahm'da şu an için önemli rol oynuyor Panzerler adına.

Son olarak iki yarı final için tahminim yok.Fakat şöyle bir tezim var.İtalya-Almanya yarı finalinin galibi kupaya uzanacak gibi duruyor.En azından ben böyle düşünüyorum.Euro 2012'den geriye 3 adrenalini yüksek maç kaldı.Keyfini çıkarmaya bakın.

23 Haziran 2012 Cumartesi

Nereden nereye?

3 Temmuz sürecinin artık karar aşamasına yaklaşılırken UEFA'dan gelen güzel haberle hem Fenerbahçeli taraftarlar hem de yönetim derin bir nefes aldı.Geçtiğimiz sezon yaşadığı sıkıntılı süreçte bir de Şampiyonlar Ligi darbesi yiyen Kanarya, bu sezon Devler Ligi'nde ön eleme oynamaya hak kazanmıştı ve UEFA'dan gelen temiz kağıdıyla bu hakkı tescil edilmiş oldu.

Peki Fenerbahçeli taraftarlara hatırlatmak istiyorum.Yaklaşık 4 yıl önce 2008'de yaşadığımız çeyrek final sevincinin ardından bu dev çınarın nasıl bu hallere geldiğini düşündükçe içleri acımıyor mu? 3 Temmuz 2011.Bu günden beri Sarı daha koyu, Lacivert daha karanlık taraftarların gözünde.Ama şimdi güzel günler başlıyor.Sarı ve Lacivert'in yeniden parlama zamanı geldi.Hem de Avrupa'nın kulüpler bazında en büyük turnuvasında.Henüz ön eleme turları var fakat şahsi fikrim Fenerbahçe'nin bu iki ön eleme turunu geçeceği yönünde.Bize o çeyrek finali yaşatan da bu çocuklar, bizimle 1 yıldır acı çekende bu çocuklar.Artık güzel günler başlıyor Fenerbahçe için.

Ön eleme dedik, o zaman muhtemel rakiplerinden bahsedelim Fenerbahçe'nin.3. ön eleme turu kurası 20 Temmuz'da çekilecek.Kanarya'nın muhtemel rakipleri arasında Feyenoord,Vaslui,Club Brugge ve Motherwell var.Baktığımız zaman Şampiyonlar Ligi arenasında oynamak isteyen bir takımın bu ekiplerden hepsini devirmesi gerekir.3. ön elemede ilk maçlar 31 Temmuz-1 Ağustos tarihlerinde rövanş maçları ise 7-8 Ağustos tarihinde oynanacak.Sarı-Lacivertliler bu turu geçmesi halinde 10 Ağustos'ta play-off turu oynamaya hak kazanacak.Play-off turunda Fenerbahçe'nin muhtemel rakipleri: Braga,Dynamo Kiev,Kopenhag ve Spartak Moskova.21-22 Ağustos'ta ilk maçların oynanacağı play-off'ta, 28-29 Ağustos tarihlerinde rövanş maçları oynanacak.Kanarya bu turu da geçmesi halinde 30 Ağustos'ta Galatasaray'la birlikte Monaco'daki grup kurasına katılmaya hak kazanacak.

Şampiyonlar Ligi'ni Fenerbahçe adına hem duygusal hem de mantık yönünden inceledim.Umudumuz Fenerbahçe'nin 30 Ağustos'ta Monaco'daki grup kurasına gidebilmesi yönünde.


22 Haziran 2012 Cuma

Almanya mı Yunanistan mı ?

Avrupa Futbol Şampiyonasında çeyrek final karşılaşmaları dün akşam Portekiz-Çek Cumhuriyeti maçıyla start aldı.Ronaldo'nun tek golüyle Çekleri geçen Portekiz Avrupa'nın en iyi 4 takımı arasına kendisini soktu.Aslında en iyi 4 takımı diye tabir etmek doğru değil.Euro 2012'de son 4 takım arasına kaldı demek daha doğru olabilir.Bu akşam ise turnuvanın favorisi Almanya, sürpriz bir şekilde çeyrek finale yükselen Yunanistan ile kozlarını Gdansk'ta paylaşacak.Maçın favorisi kuşkusuz Almanya, ama Yunanistan'da hiç hafife alınacak bir rakip değil.

Almanya şampiyonanın başından beri bize onlardan beklediğimiz oyunu sergileyemedi.2010'da Afrika'da izlediğimiz Panzerler'in form durumuna henüz ulaşabilmiş değiller.Ancak grupta 3'te 3 yaptıklarını da unutmamak gerek.Ayrıca bu grupta Hollanda,Portekiz ve Danimarka gibi güçlü ekiplerin bulunduğunu da göz önünde bulundurmak gerekir.Kısacası Almanya kazanıyor, ama henüz oynadıkları oyunla bizi etkileyemediler.Bunun sebebi Almanların bundan daha iyisini yapabileceğini bildiğimiz için olabilir.Turnuvada oynadıkları oyunun 5 kat daha iyisini onlardan gördüğümüz için haliyle beklenti oldukça yükseliyor.Başka bir pencereden bakacak olursak, daha Reus,Götze,Schürlle ve Klose gibi yıldızları tam olarak seyredemedik.Belki de onlarında katılımıyla Almanlar onlardan beklenen futbolu sahaya yansıtabilirler.Tabi Almanya'nın en büyük kozlarından Mesut'u da es geçmemek gerek.Tıpkı takımı gibi o da beklenen patlamayı yapamadı.Löw'ün çeyrek finalde patlama yapacak dediği Mesut bakalım bu akşam nasıl bir performans sergileyecek?

Gelelim Yunanistan cephesine.Sürpriz çeyrek finali coşkuyla kutlayan ve Almanya karşısına müthiş bir motivasyonla çıkacak komşuda yarı final hayal gibi görünse de "çıkmayan candan umut kesilmez" hesabı umutları var.Bu maçta onları ateşleyen bir başka psikolojik etken ise ülkenin yaşadığı ekonomik krizde Almanya başbakanı Merkel'in Yunanistan üzerinde izlediği kriz politikası.Yunan basını maç öncesi Merkel'i hedef alarak takımı ateşlemeye çalışıyor, fakat bence futbol içine siyaseti sokmak oldukça yanlış bir hareket.Bence iki takımdan biri kazanarak cevabı sahada verecektir.Taktik olarak ise Yunanistan bildiğimiz gibi katı defanslarıyla dikkat çekiyorlar.Zor kaybeden bir yapıları var.Son 24 maçta sadece 2 kere kaybettiler.Akşam için umutları var, fakat başarmamak için hiç bir neden yok.




20 Haziran 2012 Çarşamba

Grup maçlarının ardından

Dün gece sonunda Euro 2012'de grup maçlarını geride bıraktık ve çeyrek finale yükselen son iki takımla birlikte kalan 8 ekibin final yolu belli oldu.Peki geride bıraktığımız 24 maçlık bu süreçte aklımızda kalanlar neler oldu?Hayal kırıklıkları, sürprizler ve tabi ki goller.Grup maçlarından zihnimize kazınan her şey.

Hayal kırıklığı: Rusya,Polonya,Hollanda ve İsveç
Turnuvaya Çekleri 4-1 mağlup ederek başlamıştı Rusya.Oynadıkları oyunla bu takım bu gruptan elini kolunu sallaya sallaya çıkar dedirtti bizlere.Ancak beklenilen olmadı.Sonraki maçta öne geçmesine rağmen Polonya'ya karşı skoru koruyamadılar.Son maçta ise Yunanistan'a sürpriz bir şekilde mağlup oldular.Polonya-Çek Cumhuriyeti maçından gelen skorda onlar açısından hiç iç açıcı değildi ve şampiyonanın favorilerinden biri olarak gösterilen Rusya, Euro 2012'ye çok erken, ani ve beklenmedik bir biçimde veda etti.Rusya'nın vedasında beni en çok üzen şey Dzagoev gibi bir oyuncuyu bu turnuvada daha fazla izleyemeyecek olmamız.Öte yandan Arshavin'de kendini bu şampiyona için hazırlamıştı, fakat Rusya tarafında beklenilen sonuç alınamadı.A grubunu lider olarak bitirmesi beklenilen Rusya 3. olarak evinin yolunu tuttu.

Euro 2012'de ev sahibi iki takımdan en az birinin çeyrek finalde görmek isterdim açıkçası.Turnuva öncesinde Polonya'nın gruptan çıkmasına kesin gözüyle bakılıyordu.Bende bu şekilde düşünüyordum.Diğer ev sahibi Ukrayna'nın ise şampiyonanın en zayıf takımlarından biri olduğu kanaatindeydim.Ama tabi ki beklenilen olmadı ve Ukrayna, Polonya'dan daha sempatik bir futbol oynayarak beğeni kazanırken Polonya, Smuda yönetiminde  bizleri hayal kırıklığına uğrattı.Her ne kadar Ukrayna'da Polonya gibi turnuvaya grup aşamasında veda etse bile en azından futbolseverlerin beğenisini kazandı.Fakat Polonya özellikle teknik direktörü sayesinde şampiyona öncesindeki o çekiciliğini kaybetti.Kuba'nın çabaları da yetmeyince, Polonya grup aşamasında turnuvaya veda etti.Böylece, A grubunda otoritelerin gruptan çıkmasını beklediği 2 takımda Euro 2012'ye erken veda etti.

Gelelim Hollanda'ya.Bu konuya çok ayrı bir yazı yazmak gerekir belki ama lafı çok fazla dallandırıp budaklandırmak istemiyorum.Yıllarca oynadığı güzel oyunla kalbimizde taht kuran Portakallar, Ukrayna'da tam anlamıyla hayal kırıklığı yaşatmanın sözlük anlamını bizlere gösterdi.Şampiyonaya sürpriz bir şekilde puan almayarak son sırada veda etmek, hiç bir Hollandalının aklının ucundan geçmezdi kuşkusuz.Fakat alarm vermiyor da değildi Portakallar.Savunmanın göbeğinde henüz ilk maçta kırmızı alarm veren Heitinga ve Vlaar'ın performansı bize geri kalan 2 maçında ipucunu vermişti.Her ne kadar 4-2-3-1 dizilişi olarak gözükse bile 6-0-4 oynayan Hollanda, savunmayla hücum arasında bıraktığı boşluğu kapatmayı beceremedi.Van Marwijk, Hollanda'nın başında oynattığı futbolla her ne kadar günah keçisi ilan edilmiş olsa bile bence futbolcularında biraz oturup düşünmesi gerekir.Özellikle Robben'in, diye düşünüyorum.

Benim için turnuvanın sürpriz favorisi olarak gözüken İsveç'in yaşattığı hayal kırıklığı çok büyük.Oynadığı 3 maçta da öne geçti, fakat sadece bunlardan birinde skoru koruyup galibiyete ulaşabildi İsveç.İlk maçta güzel bir oyun sergileyemeyen İsveç buna rağmen İbrahimovic'le 1-0 öne geçmişti.Ancak Shevchenko'nun gollerine engel olamayarak sahadan 2-1 mağlup ayrılmıştı.Yine aynı şekilde İngiltere karşısında 1-0'dan geri dönüp maçı 2-1'e getiren İsveç, yine skoru koruyamadı ve sahadan 3-2'lik skorla boynu bükük ayrıldı.Zlatan'ın üstün performansı İsveç'in gruptan çıkmasına yetmedi.Ayrıca Isaksson'un da iyi bir performans sergilediğini söylememiz gerek.Ama savunmada çok büyük sıkıntı çeken İskandinav ekibi, elemelerdeki Mellberg-Majstorovic stoper ikilisini bu şampiyonada aradı diyebiliriz.Turnuvaya 2-0'lık Fransa galibiyetiyle veda eden İsveç çabalamasına karşın kötü savunma performansı nedeniyle grup aşamasında evine döndü.

Sürprizler:Çek Cumhuriyeti,Yunanistan ve Portekiz

A grubunda elenen iki takımında gruptan çıkmasını bekliyorduk futbolseverler olarak.Fakat beklenen olmadı ve futbol bize yine bu oyunu neden bu kadar sevdiğimizi gösterdi.Oyunun içindeki sürprizler hangimiz hoşuna gitmiyor ki?İlk grupta Çek Cumhuriyeti'nin lider olarak grubu tamamlaması ve son maçlara girerken Yunanistan'ın son sırada bulunmasına rağmen gruptan çıkması.Bunlar futbolun güzellikleridir bence.Turnuvaya 4-1'lik Rusya mağlubiyeti ile başlayan Çekler sonraki iki maçta silkindi ve iki galibiyetle grubu lider tamamladı.Ayrıca Çeklerde gözüme çarpan bazı oyuncular var.Özellikle Pilar ve Selassie bunlar benim ve hepimizin gözüne çarpan oyunlardı.Bakalım B grubundan gelen zorlu rakiplere karşı nasıl bir oyun sergileyecek bu iki sürpriz takım?

Gruptan çıkmasını beklediğim takımlardan birisiydi açık konuşmak gerekirse Portekiz.Ama beni yanılttılar ve grubu 2. sırada tamamlayarak son 8 takım arasına girmeyi başardılar.Oynadıkları 3 maçta da kötü performans sergilediklerini söyleyemeyiz.İlk maçta Almanya'ya şanssız bir şekilde kaybettiler bence.İkinci maçta iyi oyun devam etti ama Ronaldo'nun gol şansı yanında değildi.Buna rağmen nefes kesen Danimarka'yı 3-2 mağlup ettiler ve son maçta Ronaldo'nun işe dahil olmasıyla Hollanda'yı 2-1 mağlup ederek gruptan çıkmayı başardılar.Bu iyi oyunu devam ettirip son maçta olduğu gibi Ronaldo'yu da işe dahil ederlerse yolları yarı final için açık gözüküyor.Çek Cumhuriyeti-Portekiz maçı da güzel bir çeyrek final karşılaşması olarak gözüküyor şu an için.


Grup maçlarının bence en güzel 3 golü:

3-Andrea Pirlo (İtalya-Hırvatistan)

2-Jakub Blaszczykowski (Polonya-Rusya)

1-Zlatan İbrahimovic (İsveç-Fransa)

Çeyrek finale kalan kulüpler

Euro 2012'de grup maçlarını geride bıraktık.Artık turnuvada takımlar er meydanına çıkıyor.Çeyrek finallere kalan  8 takımın futbolcuları hakkında karşılaştığım bir istatistlik bu yazıyı yazmama vesile oldu diyebilirim.Kalan son 8 takımın oyuncuları en çok hangi kulüpten gibi bir istatistik.Sizler için derlemeye çalıştım, umarım beğenirsiniz.

Çeyrek final aşamasında en fazla oyuncu 11 ile İspanyol devi Real Madrid'den.Almanya'dan Mesut ve Khedira, İspanya'dan Casillas,Arbeloa,Albiol,Alonso ve Portekiz'den Ronaldo,Pepe ve Coentrao, Real adına Euro 2012'de boy göstermeye devam edecekler.Madrid'i 9 oyuncuyla takip eden Bavyera ekibi Bayern Münih var.Bayern'in futbolcuları genelde tahmin edebildiğiniz gibi Almanya formasıyla çeyrek finalde boy gösterecek.Almanya'yı 7 oyuncuyla takip eden tam olarak 5 kulüp var.Chelsea,Liverpool ve Manchester City'nin yanı sıra Barcelona ve Juventus'da 7 oyuncuyla şampiyonaya devam ediyor.

Kulüp takımları oyuncularının turnuvadaki başarısıyla her ne kadar gururlansa bile onların sağ salim takımlarına geri katılabilmesi de kulüp yetkililerinin en büyük dileği.Bakalım yarı final aşamasında hangi kulüp takımı başı çekecek?

13 Haziran 2012 Çarşamba

Kuyt ve Umut transferleri üzerine

Euro 2012 ağırlıklı yazılarıma biraz ara verip, iki flaş transferden bahsetmek istiyorum biraz.Kuyt ve Umut.Fenerbahçe ve Galatasaray'ın yeni transferlerinden beklentiler neler?Bunun üzerine bir şeyler karalama gereği duydum.

İlk olarak Sarı-Lacivertlilerin transferi Hollandalı Kuyt'la başlayalım.Euro 2012'de de Hollanda milli takımının kadrosunda bulunan Kuyt, Liverpool'dan çok ucuz bir bonservis bedeliyle Fenerbahçe'ye katıldı.Bu ucuzluğun sebebi Hollandalı yıldızın satış listesine koyulmasından kaynaklandığını söyleyebiliriz.Kocaman'ın "Alex'siz Fenerbahçe" düşüncesinde önemli bir rol oynaması bekleniyor Kuyt'ın.Ancak bana soracak olursanız 4-2-3-1 sisteminde yani Alex'in de oyuna dahil olduğu oyun formasyonunda da mühim bir yer taşıdığını düşünüyorum.Kuyt'ın, ilerde ki üçlünün sağ tarafında görev yapmasını bekliyoruz.Geçtiğimiz sezonlarda o bölgede görev yapan Mehmet'in ise Kayserispor zamanında oynadığı göbekte tekrar Emre'nin yerine görev alması Kocaman'ın planları arasında olabilir.Dirk Kuyt, enerjik ve hırslı oyunuyla Fenerbahçe taraftarının gönlünü çabuk kazanacak türden bir oyuncu.Fenerbahçe'de başarılı olur mu?Bence kesinlikle olur.Dinamik ve çok koşan bir futbolcu.Sağ tarafta Gökhan ve Kuyt ikilisi inanılmaz bir dinamizm etkisi yaratacak gibi gözüküyor.

Galatasaray'ın yeni transferi Umut Bulut'a gelecek olursak, Sarı-Kırmızılıların ihtiyacı olduğu bölgeye fakat bitiricilik konusunda sıkıntılı bir forvet Umut.Kiralık olarak Galatasaray'a katılan Umut'un bildiğimiz en güçlü yönü hücumda yaptığı inanılmaz pres.Galatasaray takımında bu yönüyle bildiğimiz bir başka oyuncu daha var: Elmander.Bu ikilinin beraber oynaması takımın sürekli ilerde rakibi sürekli rahatsız etmesi anlamına gelir.Alabileceğiniz en iyi 2. yerli forvet olarak görüyorum ben Umut'u.Belki Terim Umut'u sağ kanat içinde düşünebilir.Son milli takım kampındaki maçlarda Umut'u sağ kanatta çokça izledik ve başarılı bir performans sergilediğini gördük.Bu yönden düşününce kanat sıkıntısı çeken Galatasaray'da Umut'u sağ çizgide düşünülebilir.

12 Haziran 2012 Salı

Euro 2012: İlk maçların ardından

Euro 2012'de dün akşam oynanan Ukrayna-İsveç maçının ardından grup maçlarının ilk ayağını geride bıraktık.Genel izlenim olarak futbol özlemişiz diyebilirim.Sıkıcı maçlarda vardı, adrenalini yüksek maçlarda.Şu an için izlediğimiz takımlar arasında öne çıkan ve bizi hayal kırıklığına uğratan ekipleri sizler için mercek altına aldım.

Öne çıkanlar: Rusya,Danimarka,Hırvatistan ve Shevchenko
Rusya, turnuvanın öne çıkan takımları arasında yerini aldı; en azından ilk grup maçları için öne çıktılar diyebiliriz.Genç yıldızları Dzagoev ve deneyimli oyuncularıyla ilk maçta Çekleri 4-1'le geçtiler.Kaptan Arshavin'in de bu karşılaşmada önemli bir performansı vardı.Rusya'nın öne çıkmasının nedeni rakibi olan Çeklerin zayıflığından mı, yoksa gerçekten iyi oyunlarına mı dayanıyor? Bunu önümüzdeki iki grup maçında görebiliriz.Ancak ben bunun iyi oyunlarına dayandığını düşünüyorum.A grubunda 4 takım arasında sivrilen Rusya, grubu ilk sırada bitirirse hiç bir futbolseverin şaşıracağını zannetmiyorum.2008'de Hiddink'le sürpriz bir şekilde yarı finali gören Ruslar, bu sefer başka bir Hollandalı teknik adam Advocaat'la da büyük sürprizlerin peşinde koşuyor.Nitekim Çeklere karşı oynadıkları oyunu her maçta oynarlarsa bu hayalin gerçek olmaması için hiç bir neden yok.

Euro 2012'de ilk sürprize imza atıp, şampiyonanın favorilerinden Hollanda'yı mağlup eden Danimarka gruplarda birinci maçların ardından öne çıkanlardan oldu.Oldukça güçlü bir tandeme sahip olduklarını söyleyebiliriz.Agger ve Kjaer gibi iki önemli stopere sahipler.Orta sahadaki ikili, savunmaya ve hücuma büyük katkı sağlıyor.Günümüz futbolunda oyunu iki yönlü oynayabilen Zimmling ve Kvist'e sahipler.Takımın yıldızı olarak görülen Eriksen'in bu maçta çok üstün bir performans sergilemediğini söyleyebiliriz.Önümüzdeki maçlarda bu performansını yükselteceğini düşünüyorum.Bulundukları gruba da dikkat çekmek istiyorum.Ölüm grubuna böyle bir galibiyetle başlamak  , Danimarka adına oldukça pozitif bir başlangıç oldu.Bakalım sırasıyla Portekiz ve Almanya maçlarında nasıl bir performans sergileyecekler?

C grubunda ilk maçlar sonunda lider konumunda bulunan Hırvatistan, öne çıkan bir başka ekip.Bilic'in 4-4-2 sistemi göze hoş gelen bir oyun sergilemesini sağladı Hırvatistan'ın.Çift forvetleri sistemler hep göze hoş gelmiştir ve başarısızlık oranı çok düşüktür.Mandzukic'in 2 kafa golüyle öne çıktığı maçta İrlanda'yı 3-1 mağlup ederek başladılar.İspanya ve İtalya gibi devleri arkasına aldılar ilk hafta için.İtalya ile oynayacakları karşılaşma onlar için şampiyonanın kaderini çizecek gibi duruyor.


Dün gecenin adamı ve ilk hafta maçlarında öne çıkan oyuncu oldu Andriy Shevchenko.37 yaşındaki yıldız, sanki bu maçı kendi için hedef olarak belirlemişti.Eski günlerinden bir resital sundu bizlere dün İsveç karşısında.İki kafa golünde de ön direğe çok hızlı hareketlendi ve klas kafa vuruşlarıyla topu ağlara gönderdi.Özellikle ikinci golde topun nereden geçtiğini göremedik.Büyük bir futbol sanatçısı olan Shevchenko İsveç ağlarına gönderdiği iki golle takımını galibiyete taşıdı.Aynı zamanda Euro 2012'nin ilk geri dönüşünü de yaşamış olduk.Bu performansını önümüzdeki maçlarda da devam ettirebilirse Shevchenko bize adından çokça söz ettirecektir bu yaz.

Hayal kırıklıkları: Hollanda,Almanya ve Fransa
Turnuvaya favorilerden biri olarak gelen Hollanda, ölüm grubunda ilk maçta hiç ummadıkları bir mağlubiyet aldı.Robben'in bencilliği ve Van Persie'nin gol şansının olmadığı bir maçtı.Bunlar Hollanda'nın aleyhine olan gelişmelerdi.Orta saha ile hücum bölgesi arasında bulunan boşluk Danimarka'nın oldukça işine geldi ve neredeyse her Danimarka atağında ceza sahası önüne gelebildiler.Hollanda'da oynayan ikili orta saha Van Bommel-de Jong ikilisi ön libero olarak oynadığı için stoperlerin önünde kesici olarak görev yapıyorlar.Bu nedenle Hollanda, Danimarka hücumlarını kalesine çok yakın karşıladı.Oyunu iki yönlü oynayabilecek örneğin; Strootman gibi bir oyuncu Hollanda'nın tam ihtiyacı olan türden.Böylece Hücum ile orta saha arasındaki bağlantıyı kurmak daha basitleşir Hollanda adına.Ancak ilk maçlar sonunda hem Hollandalılara hem de biz futbolseverlere büyük hayal kırıklığı yaşattıkları yadsınamaz bir gerçek.

Ölüm grubunda favori olarak gösterilen Almanya, Portekiz karşısında zorlanmasına rağmen Gomez'in tek golüyle kazanmayı bildi.Fakat Panzerlerin oynadığı oyun hiç birimiz beklediği düzeyde değildi.Bunun nedeni rakip yarı alanda hızlı top çevirememeleri.Oyunu Portekiz yarı alanına yıkan Almanya oldukça yavaş bir şekilde top çevirdiği için Portekiz savunmasının işi kolaylaştı.Oyunu hızlandırabilecek çok önemli yıldızlara sahip olduklarını biliyoruz.Bu sorunu çözebilirlerse ki büyük ihtimalle çözmekte çok zorlanmayacaklar, grubu lider bir şekilde tamamlayacaklar beklenildiği gibi.Ama ilk maçlar sonunda oynadıkları oyunla bizi hayal kırıklığına uğrattılar diyebiliriz.

Hayal kırıklığına uğradığım diğer takım ise Fransa.Fransızlarda tıpkı Almanlar gibi oyunu rakip yarı alana yıkıyorlar, fakat çok yavaş top çeviriyorlar ve ceza sahasına kaçan hiç bir futbolcu yok.Boş koşu yapan hiç bir oyuncu yok.Bu şekilde devam ederse oyun tarzları sadece ceza sahası dışında gol bulabilirler.Dün Nasri'nin attığı gibi.Benzema'nın da ceza sahası dışından bir çok denemesi oldu.Bunu da eklemek lazım Benzema tek santrfor ve orta saha görevini yapıyor.Halbuki onun ceza sahasına girmesi ve oraları karıştırması gerekir.Sonuç olarak Fransa'nın sorunu yavaş pas trafiği ve verkaç oyununu iyi oynayamamaları olarak düşünüyorum.Bunları giderebilmek için belki de taktik formasyonda bir değişikliğe gidilebilir.Örneğin çift forvet oynayabilir Fransa.Giroud veya Gameiro ile Benzema, Blanc'ın elinde bulunan farklı seçenekler bunlar.Bakalım bu sorunları giderip turnuvada umduğumuzu bulabilecek miyiz Fransa'dan?

Tahmini grup sıralamaları:

A Grubu
1-Rusya
2-Yunanistan
3-Polonya
4-Çek Cumhuriyeti

B Grubu
1-Almanya
2-Danimarka
3-Hollanda
4-Portekiz

C Grubu
1-İspanya
2-Hırvatistan
3-İtalya
4-İrlanda

D Grubu
1-Ukrayna
2-Fransa
3-İsveç
4-İngiltere

10 Haziran 2012 Pazar

Euro 2012'de ikinci gün: Ölüm grubu

Cuma günü başlayan Euro 2012'de dün B grubu maçlarıyla heyecan devam etti.B grubu, tüm futbolseverler ve otoritelere göre ölüm grubu olarak adlandırılmıştı.B grubunda ilk maç, 4 takım içerisinde kağıt üzerinde en aşağıda duran Danimarka ile son dünya kupası finalisti Hollanda arasında oynandı.90 dakika sonunda Euro 2012'nin ilk sürprizi gerçekleşmiş oldu ve Danimarka, Hollanda'yı 1-0 mağlup etti.Günün ikinci maçında ise şampiyonanın favorisi Almanya, Portekiz karşısına çıktı.İstediği oyunu oynayamamasına rağmen sahadan 1-0 galip ayrılan Panzerler, turnuvaya 3 puanla başladı.

Hollanda-Danimarka
Maça hızlı başlayan Hollanda, henüz ilk dakikalarda Robben ve Van Persie'yle yakaladığı pozisyonları skora yansıtamadı.Karşılaşmanın 24.dakikasında Danimarka soldan hücuma çıktı ve ceza sahası önünde topla buluşan Krohn-Dehli, muhteşem bir çalımla üç Hollandalı futbolcuyu topla ayrı tarafa gönderdi.Sonrasında topu dar açıdan Stekelenburg'un bacaklarının arasından ağlara gönderdi Krohn-Dehli.Bundan sonra artık iş Danimarka savunmasına kalmıştı.Baktığımızda çok güçlü bir savunma hattına sahip olan Danimarka'da, Agger,Kjaer ikilisi iyi bir uyum yakalamış gözüküyor.Sol bekte görev yapan Poulsen ise hücumda çok iyi bindirerek Krohn-Dehli ile Robben'i çok zorladı.Anlamamız gereken şu olacak ki; Poulsen, Kroh-Dehli ikilisi, Van der Wiel-Robben sağ kanadını bitirdi.Ayrıca Danimarka'da orta sahayı oluşturan ikili gerçekten savunmayı rahatlatmakta müthiş iş başardılar.Kvist ve Zimling bu performansıyla Danimarka galibiyetinde önemli rol oynadı.Takımın yıldızı olarak gördüğümüz Eriksen ise dün fazla verim vermedi.


Hollanda tarafına gelecek olursak, takımın en büyük sorunu savunma olarak gözüküyor.Heitinga ve Vlaar, golden önce yedikleri çalımla savunmalarının kalitelerini belli etti.Bu kalite Hollanda için çok düşük.Hollanda'nın sahaya dağılış sorunu da dün alarm vermeye başladı.Normalde 4-2-3-1 olarak gözüken formasyon maç için 6-0-4 halini aldı.Bu da Danimarka'nın orta alanı çok rahat geçip, 3.bölgede rahat top çevirmesine neden oldu.İlerde ki dörtlü ise bireysel yeteneklerle skor bulamaya çalıştı.Özellikle Robben vurdumduymaz bencil oyunuyla hücumda Hollanda'nın verimini azalttı.Sneijder ise Portakallar adına hücumda tek yıkılmayan kaleydi.Van Persie için şanssız bir gündü diye umuyorum.O kalitede bir golcünün yakaladığı bu fırsatlardan en kötü birini gole çevirmesi gerekirdi.Sonuç olarak Hollanda bu mağlubiyetle gruptan çıkma şansını zora sokmuş olabilir.Danimarka ise Portekiz'i mağlup ederse ölüm grubunda sürprize imza atabilir.

Almanya-Portekiz
Turnuvanın favorisi Almanya ile karşılaşan Portekiz, herkesin beklentilerinin üstüne çıktı bu maçta.Üst düzey bir mücadele örneği gösteren Portekiz, en azından bir sonraki maçlar için umut verdi.En büyük sorunları ise hepimizin bildiği gibi bireysel yeteneklere bağlı oynuyorlar.Takım oyunu oynamakta zorluk çekiyorlar.Ancak dün bu havayı biraz dağıtmış bir Portekiz vardı sahada.Pepe'nin direkten dönen topu içeriye düşse belki de hiç beklenmedik bir sonuçla karşılaşabilirdik.Bir ara Nani'nin sahada olduğunu unuttuk.Hep Ronaldo'nun kanadından oynadı Portekiz.Bu şekilde golü buluyorlardı aslında.Ama doğru bir oyun olmadığı muhakkak.En azından oyunuyla olmasa da mücadelesiyle Portekiz bir sonraki maç için umut verdi.

Almanya cephesinden bakarsak, onlar için iyi bir oyun yoktu sahada.İstediklerini sahaya yansıtamadılar.Oyunu rakip yarı alana yıktıktan sonra 3.bölgede top çevirmeyi oldukça yavaş bir şekilde yapan Panzerler, böyle olunca golü bulmakta çok gecikti.Almanlar için sahneye çıkan Gomez, Lahm'ın ortasında çok iyi yükseldi ve ters köşeye yaptığı kafa vuruşuyla takımını 1-0 öne geçirdi.Ayrıca söylendiği gibi büyük takım olmak, iyi oynamadığınız maçları da kazanmanız anlamına geliyor.Fakat Almanlar kendilerinden beklenen oyunun çok altında kaldılar.Beni ve tüm futbolseverleri hayal kırıklığına uğratan bir oyundu açıkçası.Şampiyonanın ilerleyen maçlarında bu durum devam etmez bence.Panzerler onlardan beklediğimiz oyunu sergileyecektir.

İkinci gün böyle geride kaldı.Turnuvanın 3.gününde son dünya ve Avrupa şampiyonu İspanya sahaya çıkıyor.Rakipleri ise şike olaylarında başı ağrıyan İtalya.C grubunun diğer karşılaşmasında ise Hırvatistan ile İrlanda karşı karşıya gelecek.

9 Haziran 2012 Cumartesi

Euro 2012: İlk günün ardından

Futbolseverlerin günlerdir beklediği futbol şöleni, Euro 2012 dün 19:00'da Polonya-Yunanistan maçıyla başladı.Kırılma dakikalarının bolca yaşandığı bir karşılaşma sonunda iki takım 1-1 berabere kaldılar ve 1 puana razı oldular.İki takımda maçı 10 kişi tamamladı.Açılış maçına damgasını heyecan ve mücadele seviyesi yüksek oyunun yanı sıra kritik kararlar veren İspanyol hakem Carballo'da damga vurdu.Günün diğer maçında ise Rusya, Çek Cumhuriyeti'ni hem oyunuyla hem de skoruyla ezdi ve sahadan 4-1 galip ayrıldı.

Günün Yıldızları: Salpingidis ve Dzagoev

Günün iki yıldızını, iki maçtan seçtim.Bence açılış maçının kaderine direk olarak etki etti Salpingidis ve takımı adına hücumda çok büyük katkı sağladı.Yunanistan'ın tek golünü kaydeden Salpi, aynı zamanda takımına bir de penaltı kazandırdı ancak Karagounis bu penaltı vuruşundan yararlanamayınca komşu ayağına gelen galibiyet fırsatını geri çeviriyordu.Fakat Yunanistan teknik direktörü Santos bu maçtan gereken dersleri çıkarmış gözüküyor.Stoperde Kyriakos Papadopoulos'u tercih etmeyen Santos, sakatlanan Avraam Papadopulos yerine onu oyuna sokunca Yunanistan savunması daha sağlamlaştı ve Polonya atakları bu dakikadan sonra duraksadı.İkincisi ise malum Salpingidis-Ninis değişikliği.Salpingidis ilerde Gekas'la birlikte Polonya savunmasını yıkmayı başardı.Yunanistan hatalarından ders almış bir şekilde favori Rusya karşısına çıkarsa çok keyifli bir maç bizleri bekliyor olacak.

İkinci yıldız ise takımının Çeklere karşı aldığı 4-1'lik galibiyette 2 gole imza atan 21 yaşındaki Dzagoev.Turnuvada parlaması muhtemel yıldızlar arasında yer alan Dzagoev, oynadığı oyun ve attığı 2 golle takımının galibiyetinde önemli rol oynadı.Rus hücumlarında Arshavin'le birlikte direksiyonda olan Dzagoev, bu performansını turnuva boyunca sürdürecek olursa Rusya'yı hücumda durdurmak çok zor olacaktır.Ama dün akşam Çek savunması da Rusların ekmeğine yağ sürdü diyebiliriz.Ayrıca Çeklerde solda oynayan Pilar'ı övmeden geçmek olmaz.Takımının tek golünü atmasının yanında diğer arkadaşlarının yanında parlayan bir izlenim bıraktı bende.Dikkat edilmesi gereken bir yetenek.


Günün Vasatları: Samaras ve Kerzhakov

Bu başlığı gören herkesin aklına kesinlikle bu iki ismin geleceğini tahmin edebiliyorum.Özellikle Samaras takımı adına hücumda hiçbir katkı veremezken, savunmada da arkasında oynayan Holebas'ya hiç yardımcı olmadı.Polonya'da genelde hücum ederken sağ tarafı seçti ve golü erken buldu.Vasatı geçmeyen bir performansla ilk günün kötülerinden birisi oldu Samaras.

Yanılmıyorsam dün gördüğüm bir istatistikte 7 gol pozisyonundan hiçbirini değerlendiremeyerek turnuva tarihinde bir maçta en çok gol kaçıran oyuncu veya oyunculardan birisi oldu Kerzhakov.Yakaladığı pozisyonları gole çevirebilse takımı çok rahat bir karşılaşma geçirebilirdi.Neyse ki 79'da Dzagoev'in golüyle farkı 2'ye çıkaran Rusya, sonrasında Pavlyuchenko'yla 4-1'i yakaladı ve maçı bitirdi.Eğer Rusya, bir kaza golüyle puan kaybı yaşasaydı bu sorumluluk tamamen Kerzhakov'un üstüne kalacaktı.

İşte Euro 2012'de birinci gün böyle geride kaldı.Bakalım bugün ölüm grubundaki maçlarda neler yaşanacak?Herkese keyifli bir futbol günü dilerim.



8 Haziran 2012 Cuma

Adrenalin patlaması

Günlerdir beklediğimiz an geldi ve Euro 2012 için santra yapıldı.Turnuvanın açılış maçında karşı karşıya gelen ev sahibi Polonya ve 2004'ün şampiyonu Yunanistan'dı.Yeni bir jenerasyon yakalamak isteyen Polonya, turnuvanın en yaşlı takımı Yunanistan ile açılışı yaptı.İsim olarak baktığımızda adrenalin ve heyecan açısından yoksun bir karşılaşma olacağını düşünmüş olabiliriz.Ancak sahadaki oyun bizi tamamen yanılttı.


Oyuna hızlı başlayan ve hücumda kanat akınlarını daha çok sağ taraftan tercih eden Polonya, orada buldukları geniş alanları Kuba ve Piszczek ile iyi değerlendirdi.Zaten çok gecikmeden gelen gol Polonya'yı 1-0 öne geçirdi.Golü de yine sağ kanattan müthiş bir organizasyonla buldular.Piszczek'in ortasında topu güzel bir kafa vuruşuyla ağlarla buluşturan isim Lewandowski'ydi.Bu gelen erken golden sonra zaten düzgün hücum varyasyonları yapamayan Yunanistan ilerde büyük sıkıntı çekti.İlk yarının sonunda Sokratis'in gördüğü kırmızı kartla birlikte iyice dağılması beklenen Yunanistan'da Santos çok yerinde bir hamle yaparak kulübedeki en etkili hücum silahı Salpingidis'i oyuna soktu.İleride Yunan hücumlarının verimini arttıran Salpingidis, Szczesny'nin kanattan gelen bir topta yaptığı hatayla ikinci yarının başında durumu eşitledi.

Bu gol Polonya üzerinde soğuk duş etkisi yarattı.İbre az da olsa Polonya'dan Yunanistan'a döndü.Salpingidis'in oyuna girmesiyle hücumda verimli olmaya başlayan Salpingidis, 69'da araya çok iyi sarktı ve maçın belki de kırılma anını yaşadık.Salpingidis'i ceza sahası içinde düşüren Szczesny hem takımını 10 kişi bıraktı hem de Yunanistan'a bir penaltı kazandırdı.Herhalde devre arasına 1-0 yenik ve 10 kişi giren Yunanistan için bundan güzel bir hikaye olamazdı.Fakat kaptan Karagounis, kırmızı kart gören Szczesny'nin yerine oyuna giren Tyton'u penaltı vuruşunda geçemedi.Karşılaşmanın heyecanı giderek artıyordu.Ama ilerleyen dakikalarda maçtan gol sesi çıkmadı ve açılış karşılaşmasında iki takımda 1 puana razı oldu.

Başka bir noktaya dikkat çekmek gerekiyor ki bu da Yunanistan teknik direktörü Santos'un yaptığı değişikliklerin oyuna direk olarak etki etmesi.Oyuna sürdüğü 11'de hataları olan teknik adam bunları başarılı bir şekilde tespit edip oyunun kaderini değiştiren değişiklikler yaptı.Bir de bence maçın yıldızı olan İspanyol hakem Carballo'ya değinmeden geçemeyeceğim.Maçın kaderini önemli bir şekilde değiştiren kararlar verdi  İspanyol ve kararları kuşkusuz yarın dünya basınında çok eleştirilecektir.Fakat her şeye rağmen adrenalin dolu bir başlangıç oldu, umudumuz tüm futbolseverler olarak turnuvanın devamının da böyle olması yönünde.

5 Haziran 2012 Salı

Euro 2012 : İsveç


Ukrayna-Polonya’nın ortaklaşa düzenleyeceği Euro 2012’ye artık sayılı günler kaldı.Turnuva için geri sayım devam ederken tüm futbolseverler olarak takımları inceliyor ve onlar hakkında fikir sahibi olmaya çalışıyoruz.Bende şampiyonada yer alacak iki İskandinav ülkesinden birini sizler için mercek altına aldım.Euro 2012’ye en iyi ikinci olarak gelen takım İsveç.Takım olgusu ve kimyası üst düzeyde olan İsveç, bildiğiniz gibi İbrahimovic,Kallström,Elmander ve Toivonen gibi bilindik isimleri kadrosunda bulunduruyor.

Teknik Direktör: Erik Hamren

Hamren yönetiminde her şeyden önemlisi bir takım kimliği oluşturmayı başaran İsveç, aynı zamanda elindeki yıldız oyunculardanda en doğru şekilde ve zamanda verim almayı başardı.Hamren’in ön eleme maçlarında genelde takımı 4-2-3-1 dizilişinde sahaya sürdüğünü gördük.Teknik adamın bugüne kadar yönettiği takımlarda da oyuncuları sahaya çoğunlukla bu formasyonla çıkardığını söyleyebilirim.Aynı zamanda elindeki tüm hücum silahlarının her özelliğinden yararlanmaya çalışan bir teknik adam Hamren.Örneğin; Galatasaray’dan tanıdığımız Elmander’in orta sahaya kattığı direnci çok iyi bilen Hamren, Elmander’i forvet arkası oynatarak orta saha ve forvet mevki arasındaki bağlantıyı kolaylaştırmaya çalıştı.Nitekim bu istediğine de ulaştı.


Günümüz futbolunda göze hoş gelen hücum futbolunu baz alan İsveçli teknik adamın takıma kattığı mücadeleci ve savaşçı kimlik oyuncular arasındaki bağlılığı da arttırdı.Bunun en önemli göstergesi olarak ön eleme grubundaki son maçları olan Hollanda karşılaşmasını gösterebiliriz.Takım ruhu,inanç ve tabi ki iyi bir oyunla kazanılmış bir karşılaşmaydı.Erik Hamren’in Euro 2012 grupları hakkındaki şu demeci onun ve takımın inancını anlatmaya yeterli: “Gerçekçi olmak gerekirse grubumuzdan İngiltere ve Fransa'nın çıkacağını söylemeliyim. Ama neden gerçekçi olalım ki? Eğer gerçekçi olsaydık eleme grubunda Hollanda'yı mağlup edip şampiyonaya doğrudan katılamazdık.”


Erik Hamren yönetiminde 10 grup karşılaşmasında 8 galibiyet 2 mağlubiyet alan İsveç, bu 2 mağlubiyeti de Hollanda ve Macaristan deplasmanlarında aldı.10 maçta 31 gol atan İskandinavlar, kalelerindeyse 11 gol gördü.Eleme gruplarında Hollanda ve Almanya’dan sonra en golcü takım oldular.Tabi bunda büyük etken San Marino ile aynı grupta olmaları olabilir.


Takım savunmasını ve yardımlaşmasını üst düzeyde yapan bir takım.Hollanda,İngiltere hatta Almanya gibi turnuvanın favori takımlarını ters ayakta yakalarsa cezayı kolay kesebilen bir yapıları var.Yukarıda bahsettiğim gibi Elmander’in orta saha ve forvet arasında kurduğu bağlantı onların 3.bölgede çabuk çoğalmasını sağlıyor.Duran top tehditleri oldukça yüksek.İbrahimovic,Kallström gibi frikikleri iyi değerlendiren oyunculara sahipler.Kısaca turnuvanın sürpriz favorilerinden birisi İsveç.


İlk 11

Kaleci: Andreas Isaksson




30 yaşındaki tecrübeli kaleci geçirdiği önemli bir sakatlık sonucu PSV takımına son haftalarda katkı sağlayamasa bile Hamren için kalenin en güvenli ismi.Eleme grubu maçlarında Isaksson’un sakatlığı nedeniyle 1 maçta ve Macaristan maçının ikinci yarısında forma giyen yedek kaleci Johan Wiland ise Hamren’in ikinci tercihi.Isaksson İsveçliler için kalede güven veren bir isim.Yer yer yaptığı kritik kurtarışlarla takımını oyunda tuttuğu maçlar var elemelerde.Grup elemelerinde 9 maçta oynadı ve kalesinde 11 gol gördü.

Sağ Bek: Mikael Lustig

Bir sağ bek için boyunun biraz uzun olduğu kesin.1,89 boyundaki sağ bek bazı hızlı kanat oyuncularını durdurmakta zorlanıyor.Ancak içeri doğru kat etmeye çalışan kanatları pozisyon bilgisiyle oyunun dışında tutmayı başarabiliyor.25 yaşındaki Lustig, şu an için takımın sağ bek zaafını tam olarak karşılamış değil.Fakat Lustig gibi oyunculardan ne alacağınızı bildiğiniz için ondan fazlasını beklemek hayalcilik olur.Aynı şekilde seviyesinin altında bir performansta sergilemedi henüz.Eleme grubunda 10 maçın hepsinde oynayan Lustig 1 golle hücumda İsveç’e katkı sağladı.

Sol Bek: Martin Olsson

23 yaşındaki genç futbolcu sol çizginin her bölgesinde oynayabilmesiyle dikkat çekiyor.Süratli ve bileklerine hakim, tipik bir sol bek değil.Günümüz futboluna tam anlamıyla uyan bir sol bek diyebiliriz Olsson için.Eleme grubunda oynadığı 4 maçta 2 gole imza atan Olsson’un Finlandiya deplasmanında attığı gol İsveç için çok anlamlı bir goldü.Hamren’in takımın başına ilk geçtiği zamanlarda sol bek tercihini genellikle Borussia Mönchengladbach’tan tanıdığımız Oscar Wendt’ten yana kullandığını görüyoruz.Ancak Olsson’un takıma dönmesiyle Wendt’e yedek kulübesinin yolu gözüktü.Genç oyuncunun kendini kanıtlaması için çok önemli bir şans Euro 2012.

Stoper: Olof Mellberg

34 yaşındaki tecrübeli stoper İsveç savunmasının merkezi.Milli takım kariyerinde saha dışı olaylarla gündeme gelen ve aynı zamanda takımın eski kaptanı Mellberg, Euro 2012’ye umutla bakıyor.Yıllarca Aston Villa forması giydikten sonra 2008’de Juventus ardından şu an halen oynadığı kulüp olan Olympiakos formasıyla profesyonel futbol hayatına devam ediyor.Büyük ihtimalle bu Mellberg’in İsveç’le geçirdiği son büyük turnuva olacak.Daha önce İsveç’le 5 turnuva yaşayan deneyimli futbolcu, eleme grubundaki 6 maçta forma giydi.San Marino maçında gördüğü bir de kırmızı kart var.

Stoper: Andreas Granqvist

Genelde savunmada tecrübeli isimlere şans veren Hamren, Celtic’den tanıdığımız Daniel Majstorovic’in sakatlığı nedeniyle Mellberg’in partneri olarak ikinci stoper olan Granqvist’e şans vermesi bekleniyor.27 yaşındaki stoper, eleme grubunda 5 maçta forma giydi ve 2 gole imza attı.Duran toplarda etkili olan bir takımın stoperlerinin golcü olmasını beklersiniz.Ancak İsveçli futbolcuların fizikleri özellikle stoper ve santraforlarının fizikleri çok kuvvetli.Uzun ve bileklerine hakim oyuncular.Bu da onları ayrıcalıklı kılacak yönlerden bir tanesi.

Orta saha: Kim Kallström

İsveç orta sahasının maestrosu olarak nitelendirebiliriz Kallström’ü.Hamren’in vazgeçilmezlerinden olan Kim Kallström, takımın beyni ve orta sahadaki pas akışının merkezi konumunda.29 yaşındaki yıldız oyuncunun ayrıca duran toplara hakim bir sol ayağının olduğunu da unutmamak gerek.Oyunun kaderini değiştirebilecek yetenekte bir oyuncu.Eleme grubundaki maçlarda partneri sürekli değişmesine rağmen bu duruma iyi ayak uydurabiliyordu.Genelde Svensson ve Wernbloom’dan birisiyle oynayan Kallström’ün oyunu iki yönüyle oynaması partnerinin işini kolaylaştırdığını söyleyebilirim.Eleme grubu maçlarının hepsinde forma giyen Kim 10 maçta 3 gol ve 7 asistlik performans sergiledi.Aynı zamanda Mesut Özil ile birlikte eleme gruplarında en çok asist yapan iki oyuncudan biri oldu.

Orta saha: Anders Svensson

Takımın en deneyimli isimlerinden birisi 35 yaşındaki Anders Svensson.Orta sahadaki ikilide Kallström’ün partneri olduğu zaman onu oyunun her iki yönündende rahatlatan bir Svensson izledik eleme grubu maçlarında.Aynı zamanda pas ve serbest vuruş yeteneği de olan bir oyuncu.Eleme grubunda 8 karşılaşmada forma giyen Svensson için Euro 2012 son turnuva olarak gözüküyor.

Sağ kanat: Sebastian Larsson

Larsson, eleme grubu maçlarında İsveç’in kanat organizasyonlarında en önemli rolü üstleniyordu.Genelde 4-2-3-1 sisteminde ilerideki üçlünün sağ kandında görev yapan Seb’in en büyük özelliği hırsı.Bu özelliği ona kazanma ruhunu,ilhamını verirken çok ucuz kartlar görmesine de sebep olabiliyor.Gelecek ay 27 yaşına basacak olan İsveçli, bu sezon Premier Lig takımlarından Sunderland formasını terletti.Sorumluluk almaktan kaçınmayan bir yapısı olan Larsson, eleme gruplarında 10 maçta da oynadı ve 3 gol, 6 asistlik bir performansla takımına katkı sağladı.

Sol Kanat: Emir Bajrami

Sol ayağını adam eksiltme ve son paslarda oldukça etkili kullanan bir oyuncu Emir Bajrami.Asıl mevkisi sağ kanat olarak gözüküyor.Ancak Hamren, Larsson ve Bajrami’yi aynı anda kullanmak istediği için sol kanatta görev yapıyor.Bajrami’nin sol ayağının dışıyla yaptığı çok etkili vuruşlar var.Önemli bir şut tehditi kaleciler için.24 yaşındaki oyuncu eleme grubunda 6 maçta forma giydi ve 1 gol kaydetti.Turnuvada kendini tüm Avrupa’ya göstermek isteyecektir, dikkatle izlenmesi gereken futbolcular arasında.

Forvet: Ola Toivonen

Uzun boyuna rağmen bileklerine hakim, atletik ve sert şutlarıyla kalecilerin korkulu rüyası.Bu cümleyi İsveç takımındaki tüm hücum oyuncuları için kullanabiliriz neredeyse.Gerçektende öyle.Baktığımız zaman İbra,Elmander ve Toivonen.Üç aynı fizikte adam.Tabi ki İbra bu iki ismin önünde.Ayrıca Toivonen’in tam mevki olarak yeri santrafor değil.Genellikle forvet arkası olarak tercih ediliyor Erik Hamren tarafından.Ama santrafor mevkinde de görev yapabiliyor bilindiği gibi.Grup elemelerinde 9 maçta 2 gol attı.Attığı gollerden birinin son maçta Hollanda’ya karşı 3-2 öne geçiren gol olması bu golün değerinin kat kat arttırıyor.25 yaşındaki Toivonen, Euro 2012’ye umutla bakıyor.

Kaptan: Zlatan İbrahimovic

Efsanevi isim Henrik Larsson’dan sonra İsveç takımının kaptanlığını üstlenen Boşnak asıllı Zlatan İbrahimovic, kuşkusuz bu turnuvada takımının gol yükünü çekmeye en büyük aday.Onun futbolu,fantastik hareketleri+gollerinden bahsetmeye gerek yok bence.Önemli olan nokta şu: Zlatan gibi asi ve muhalefet bir oyuncunun kaptanlık pazubantını taşıması onun bu özelliklerinde bir değişime yol açar mı? Şu an gözüken tabloda İbra milli takımı çok ayrı ve özel bir yerde tutuyor.Yani egosunu biraz daha alt seviyede tutmaya çalışıyor.Bu şekilde oynadığı maçlarda takımına katkısını net bir şekilde gördük.Ancak bireysel oynamayı seven İbrahimovic’i bu kadar kısa bir sürede takım oyuncusuna çeviremezsiniz.

Zlatan’ın takımın kaptanlığı yapmasına itiraz eden kimse yok.Ondan yaş olarak büyük birkaç oyuncu olsa bile.Ama onun karanlık tarafının kaybolmasında önemli faktörlerden birisi de Erik Hamren.Henüz Hamren ile ters düşmeyen İbra’nın bu tutumu devam ederse takımı ve ülkesi için başarı yolu daha açık gözükebilir.Zlatan, elemelerde 8 maçta 5 gol atarak takımın en golcü ismi olmuştu.

Kulübedekiler

Defans:Jonas Olsson

1,93 boyunda tipik bir stoper fiziğinde olan Olsson, Hamren’in savunmadaki as oyuncularının yaşayacağı aksi durumlarda kulübede en güvenli isim olarak duruyor.Sol ayaklı olmasının ayrıcalığını kullanıyor diyebiliriz onun için.Premier Lig takımlarından West Bromwich’te forma giyiyor.Grup eleme maçlarında oynamadı ancak eleme maçlarından sonraki özel maçlarda kadroya dahil edildi ve Hamren’in takımında yerini aldı.

Orta saha: Pontus Wernbloom

Wernbloom genellikle orta sahaya kattığı mücadele ruhuyla İsveç’e katkı sağladı.Sert ve korkusuz bir oyun tarzı olduğunu söylemek gerekir.Svensson’la karşılaştırdığımızda fizik olarak daha kuvvetli ve dirençli olduğunu söyleyebiliriz.25 yaşındaki futbolcu Hamren’in öndeyken oyunu tutma taktiğinde 1 numaralı rolü oynuyor.Eleme grubunda 8 maçta forma giyen Pontus Wernbloom, 2 golle takımına katkı sağladı.Ancak bu tip oyuncular oyunun defansif yönünde önem taşıdığı için yaptıkları işler çoğunlukla istatistiklere yansımaz.

Orta saha: Rasmus Elm

24 yaşındaki orta saha oyuncusu Hamren’in tercih listesinde biraz aşağılarda kalsa bile gelecek turnuvalarda orta sahanın maestrosu olmaya aday.Milli takım performasına baktığımız zaman golcü bir orta saha gibi durmuyor.Ancak kulüp takımında istatisliklere de yansıyan bir golcü özelliği var Elm’in.Oyunun her iki yönünü özellikle hücum yönünde gücünün daha yüksek olduğunu söyleyebiliriz.Duran toplardaki yeteneğini de es geçmemek lazım.Elm, grup elemelerinde 5 maçta forma giyme şansı buldu.Oyuncu hakkında biraz araştırma yaptığınızda turnuva performasına bağlı olarak değer kazanacağını görebilirsiniz.Ayrıca Liverpool’un peşinde olduğu dedikoduları da etrafta dolaşıyor.

Orta Saha:Samuel Holmen

2010 yılından beri İstanbul Büyükşehir Belediyespor forması giyen Holmen, Türk futbol severlerin yakından takip ettiği bir isim.Özellikle başarılı bir form grafiği çizdiğini görüyoruz Holmen’in.İstikrarlı bir futbolcu olduğu yadsınamaz bir gerçek.Hamren’in 23 kişilik aday kadrosunda yer alan Samuel Holmen eleme grubu maçlarında oynamadı.Sonraki hazırlık maçında Danimarka’ya karşı kısa bir süre forma giymişti.Fakat Hamren’in ona güvendiği kesin.27 yaşındaki futbolcu için Euro 2012 bir merdiven görevi görebilir.

Sağ Kanat: Christian Wilhelmsson

İlerleyen yaşına rağmen görev verildiği zaman tecrübesiyle bazı yerlerde aynı mevkide oynadığı Larsson’a üstünlük sağlamayı başarıyor Wilhelmsson.Özellikle sakinliği yönünden Larsson’un yerine tercih edilebilir.Eleme grubunda 4 maçta 3 gol 1 asistle oynadı.İstatistlikleri iyi gözükse bile 2 golü ve 1 asisti San Marino karşısında yaptığını belirtmekte fayda var.Ancak takımın tecrübeli isimlerinden birisi.Hamren’in güvendiği oyuncularından birisi.32 yaşındaki oyuncunun belki de takımdaki bazı arkadaşları gibi son turnuvası olabilir.

Forvet: Johan Elmander

Türkiye olarak yakından tanıdımığız bir oyuncu Johan Elmander.Sezon başında takıma katıldığında ilk maçlarda bize yaşattığı kuşku duygusunu aynı şekilde ilk maçlarda Erik Hamren’e de yaşattı.Fakat ilerleyen zamanda takımın bir kimliğinin, belirli bir formasyonunun ve sisteminin olmasıyla sistemin en önemli parçalarından biri oldu Elmander.Onun en dikkat çekici özelliği orta sahaya yaptığı katkı.Fiziği pivot santrfor olarak gözükse bile Elmander bir forvet oyuncusu.Orta sahadaki direnci arttırıp, oyunun gidişatına göre 4-2-3-1 formasyonunu 4-3-3 çevirebilme şansını Hamren’e verebilen bir oyuncu Johan Elmander.İstikrarlı bir performans sergileyen Elmander’in hem santraforu besleyip hem de orta sahaya yardım etmesi onun çok ekstra bir efor sarf etmesine neden oluyor.Bunu orta sahadaki Kallström ile kapatmaya çalışan Hamren’in yeni formülleri olabilir Euro 2012 için.Grup elemelerinde tüm maçlarda forma giyen Elmander, 2 golle takımına katkı sağladı.Onun performasını istatisliklerden çözmek pek mümkün değildir gördüğümüz üzere.Fakat ligde şampiyonluk maçında yaşadığı sakatlık onu sahalardan yaklaşık 1,5 ay uzak tutacak deniyor.Bu durum Hamren’i zora sokacak gibi duruyor.


23 kişilik aday kadro:


Kaleciler:Pär Hansson (Helsingborgs IF), Andreas Isaksson (PSV), Johan Wiland (FC Kopenhagen).

Defans: Mikael Antonsson (Bologna), Andreas Granqvist (Genoa), Mikael Lustig (Celtic), Olof Mellberg (Olympiakos), Jonas Olsson (West Bromwich Albion), Martin Olsson (Blackburn Rovers), Behrang Safari (Anderlecht).


Orta Saha: Emir Bajrami (FC Twente), Rasmus Elm (AZ), Samuel Holmén (Istanbul BB), Kim Kallström (Olympique Lyon), Sebastian Larsson (Sunderland), Anders Svensson (IF Elfsborg), Pontus Wernbloom (CSKA Moskova), Christian Wilhemsslon (Al Hilal).


Forvet: Johan Elmander (Galatasaray), Tobias Hysén (IFK Göteborg), Zlatan Ibrahimovic (AC Milan), Markus Rosenberg (Werder Bremen), Ola Toivonen (PSV).


İsveç’in gruplardaki şansı nedir?

İsveç, ev sahiplerinden Ukrayna’nın bulunduğu D Grubunda yer alıyor.Ukrayna’nın yanı sıra İngiltere ve Fransa gibi dünya futbolunun önemli takımları var.Bana göre gruptan çıkma işi biraz da çekilen fikstür ile doğru orantılı.İsveç, turnuvadaki ilk maçını ev sahibi Ukrayna ile oynayacak.Kağıt üzerinde gurbun en güçsüz takımı gibi gözüken Ukrayna, ev sahibi avantajını iyi kullanan bir takım ve İsveç için başlangıç hiç kolay olmayacak.Fakat ilk maçta alınacak bir galibiyet hem ülkenin hem de futbolcuların turnuvaya bakış açısını baştan aşağı değiştirmeye yeter.İkinci maç ise teknik direktör problemini şampiyonaya yaklaşık 1 ay kala çözen karmaşık İngiltere ile.Yani anlayacağınız üzere İsveç için ilk maç kader maçı.O maçta alınacak bir galibiyet İsveç’in gruptaki iddiasını oldukça üst seviyeye taşır.Ayrıca çok karakerli bir takım olduklarından bahsetmiştik.Bu nedenle kendi oyun karakterlerini,kimliklerini sahaya yansıtmayı başarabilirlerse grupta maç dahi kaybetmezler.İsveç gruptan çıkarsa turnuvanın sürpriz takımı olabilir.Hatta ilk maçı kazanırsa turnuvaya damgasını vurabilir.İsveç, şampiyonaya hazırlanmak için İzlanda ve Sırbistan ile özel maç yapacak.
1960’dan bu yana düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nın tarihine baktığımızda İsveç’i ilk kez ev sahipliği yaptığı turnuvada görüyoruz.1992’de ilk kez şampiyonaya katılan ve iyi bir performansla yarı finale kadar yükselen İsveç tüm otoriteleri yanıltmıştı.Euro 2008’de ise turnuvanın sürpriz takımlarından biri onları yenerek ortaya çıkmıştı.Bu takım Rusya bildiğiniz gibi.

İbrahimovic ve arkadaşları bu sefer yaptıkları hatalardan ders almış gözüküyor.Turnuvaya en iyi ikinci olarak katılan İsveç için umutlar yeşermeye başladı bile.



Yazının Borges Blog'daki görünümü için : http://devrimderki.blogspot.com/2012/06/euro-2012-isvec.html