23 Ocak 2015 Cuma

İspanyol Denizaltısı: Villarreal


1923 yılında kurulan nam-ı diğer "Sarı Denizlaltılar" için çoğu futbolseverin aklına farklı oyuncular ya da hatıralar gelebilir. Şahsen benim için Forlan'lı, Riquelme'li, Cazorla'lı 2006 yılında Kupa 1'de yarı final oynayan takım çok özeldir. La Liga mazisi 15 sene olan bir takım için ciddi anlamda başarılı bir noktada bulundukları aşikar. La Liga'nın 2000'lerine damga vuran takımlardan birisi Villarreal. 3 sezon önce yaşadıkları talihsiz sezonda küme düşmelerine rağmen ertesi sezon tekrardan La Liga'ya yükselme başarısı gösterdiler. 2013-14 sezonunda La Liga'ya dönen takım İspanyol antrenör Marcelino'ya emanet edildi ve hedef Villarreal'i yeniden Avrupa'nın zirvesine taşımak olarak belirlendi. Geçtiğimiz sezonu başarılı bir performansla 6. sırada bitiren Villarreal, Avrupa Ligi'ne katılmaya hak kazanarak kısa vadede Avrupa hedefini gerçekleştirmiş oluyordu. Bu sezon ise şu ana kadar Avrupa, La Liga ve Copa del Rey'de ciddi anlamda göz dolduran bir performans izliyoruz Marcelino'nun öğrencilerinden. Oynadıkları son 16 maçta yenilgi yüzü görmeyen "Sarı Denizaltılar", bu maçlardan 11'ini kazanırken 5'inde sahadan beraberlikle ayrıldılar. Bu göz kamaştırıcı performansın istatistiklerini ve teknik-taktik anlamda açılımlarını incelemeye başlayalım.

Diziliş ve Oyun Anlayışı

Klasik 4-4-2 dizilişiyle oynamalarına rağmen Moi Gomez ve Dennis Cheryshev gibi oldukça ceza sahasının içine girmeyi seven iki kanat oyuncusuna sahip olduklarından bazen 4-2-4'e dönebiliyorlar. Ofansif yönden büyük fayda sağlayan bir sistem oluyor böylece. Ayrıca beklerden ve orta sahadan da hücum bölgesinde oldukça fazla sayıda gol ve asist bulduklarını da eklemek lazım. Oyunu genellikle ortadan oynamak isteyen bir takım oldukları için savunma-orta saha-forvet altılısının düzenli işlemesi çok önemli. Ayrıca bahsettiğim gibi kanat oyuncularının da içe kat etmesiyle orta alanda hem hücumda hem savunmada gerekli oyuncu kalabalığını sağlayabiliyorlar. Özellikle Cheryshev'in savunma katkısı gerçekten muazzam derecede. Genellikle ayağa, kısa paslarla oynamayı tercih ediyorlar, bunun yanı sıra savunma arkasına adam kaçırma başka bir hücum silahları. Yaratıcılık ve bireysel yeteneklerle de pozisyon bulma konusunda kuvvetli olduklarını eklemek gerekiyor. Savunmadan çok hücuma yönelik bir oyun anlayışına sahip oldukları için maçlardaki şut sayıları genel olarak fazla oluyor. En dikkat çekici özelliklerinden biriyse kaybettikleri topları olabildiğince seri bir biçimde geri kazanmaya çalışıyorlar. Bu nedenle savunma çizgilerini daha öne koyuyorlar, geri çekilmek yerine dönen topları toplayıp çabuk bir şekilde oyunu rakip yarı alana yığmaya koyuluyorlar.

Villarreal takımının başarılı yaptığı işleri yukarıda sıraladık, peki her takımın olduğu gibi onların zayıf yönü nedir? "Sarı Denizaltılar"ın göze batan en büyük iki sorunu: Skoru koruyamamaları ve rakiplerine tehlikeli bölgelerde hatalı fauller yapmaları. Bu iki temel sorunu tek bir çatı altında toplamak istersek bunu konsantrasyon eksikliği olarak adlandırmamız pek yanlış sayılmaz. Konsantrasyon eksikliğinin sebebini takımdaki oyuncuların yaşlarının genç olmasına bağlayabiliriz. Öyle ki takımın yaş ortalaması 25.3 ve sadece 2 oyuncularının yaşı 30 ve üstünde. Bunlardan biri kaptan Bruno, diğeri ise Nijeryalı santrforları Uche.

Artı ve eksileri tartıya koyduğumuzda Villarreal'in artılarının ağır basması çok doğal. Bunu takımın şu an 3 kulvarda da başarıyla ilerlemesiyle de görebiliriz.

Kadro

Genç ve dinamik bir kadroya sahip olduklarından ve bunun avantajlarının yanı sıra dezavantajları da yanında getirdiğinden yukarıda bahsetmiştim. Bu dezavantajların yanı sıra kaleci konusunda çok şanslı bir ekip çünkü Atletico geçmişi olan Sergio Asenjo'ya sahipler. Savunmayı önde kurmak demek, teknik adamın kaleciye güvenmesi anlamına gelmektedir bence. Bu anlayışın oturtulmaya çalıştığı dönemde kaleciye oldukça büyük iş düşüyor, ayrıca önündeki savunma hattının çok genç olması Asenjo'nun yükünü daha da arttırıyor. Fakat şu ana kadar Asenjo'nun gayet başarılı bir performans sergilediğini söylemek mümkün.


Asenjo'nun önündeki savunma hattını sağ baştan sayacak olursak; Mario-Gabriel-Victor Ruiz-Jaume Costa şeklinde diziliyorlar. Mario ve Costa takımın oyun anlayışına tam anlamıyla uyan iki bek profili çizdi şu ana kadar. Kısa ve ayağa paslarla oynamaya çalışan, olabildiğince ortayı destekleyerek arkaya atılan tehlikeli topların yaratabileceği boşlukları doldurarak takımın en verimli şekilde sahayı kullanmasını sağladılar. Kompakt oyun olarak nitelendirdiğimiz düşünceyi hayata geçirmede antrenörlerine çok yardımcı oldular diyebiliriz. Savunma tandemini oluşturan ikiliye gelecek olursak Victor Ruiz Valencia'dan da tanıdığımız bir isim. Gabriel'den daha çok topla haşır neşir olduğunu söyleyebiliriz. İki oyuncunun da hava toplarındaki üstünlüğü takımın dönen toplarda ribaundları almasında son derece önemli bir etken. Gabriel'in daha hırçın stoper rolünü üstlendiğini gözlemleyebiliriz. Bu arada İngiliz devi Arsenal'in Gabriel'le ciddi anlamda ilgilendiğini söyleniyor. İki stoper de yaşları itibarıyla hala gelişmeye müsait. Marcelino'nun da futbol mentalitesini sahaya en doğru şekilde yansıtmak için çaba gösterdikleri çok net bir şekilde ortada. Genç ancak bir o kadar da sert ve istikrarlı bir savunma hattına sahip Villarreal.

Villarreal'in başarılı bir performans çizmesindeki en önemli etkenlerden birisi de kadronun istikrarlı olması. Baktığımız zaman ilk 11'inde forma giyen oyuncuları rahatlıkla sayabiliyoruz. Gerçekten takım olarak bir uyum sağlamak ve o kimyayı yakalamak, bir süre beraber oynamaktan geçiyor. Göbekte görev yapan Bruno ve Manu, Marcelino'nun 4-4-2'sinin kalbi diyebiliriz. Oyunun iki yönünü de oynamaya çalışan gerektiği zaman hücumda da savunmada da sorumluluk alan bir ikili. Özellikle son zamanlarda Bruno, attığı serbest vuruş golleriyle dikkat çekiyor. Bunun yanı sıra takımın kaptanı olan Bruno'nun uzun boyuyla kazandığı hava topları, orta sahada kazandığı toplar ve onları hızlı bir şekilde servis edebilmesi takımın seri bir şekilde atağa kalkmasını sağlıyor. Bruno'nun orta sahadaki partneri ise 1991 doğumlu Manu Trigueros. Manu oyunun iki yönünde de etkili olsa da savunma tarafı biraz daha ağır basıyor. Uzaktan şutları etkili olan bir oyuncu ayrıca tehlikeli olabilecek topları keserek takımı kontra-atağa çıkardığını da gözlemleyebiliriz. Kanat oyuncuları hakkında yukarıda da bahsettiğim gibi içeri kat etmeyi seven çizgi oyuncuları. Özellikle Cheryshev hem defansa yaptığı muazzam katkıyla hem de hücumda attığı kilit paslarla takımdaki özel oyunculardan. Moi Gomez'in de savunma yönü pek güçlü olmasa da hücumdaki yaratıcılığı ve takım oyunun refleksi çok kuvvetli. 4-4-2 sistemi için ideal iki kanat oyuncusu diyebiliriz Cheryshev ve Gomez için. Zaman zaman sağ tarafta defansif yönü Gomez'den daha güçlü olan Jonathan dos Santos'u kullanıyor Marcelino. Göbekte ise daha çok defansif yönü güçlü olan Tomas Pina sıklıkla olmasa da görev alıyor.


Dizilişin en ucundaki 2'li ise Marcelino'nun en fazla rotasyona gittiği mevki. Elinde oldukça çeşitli bir malzeme olması da onu buna zorluyor bir anlamda. En çok tercih ettiği ikili ise Vietto-Uche. Luciano Vietto bu sezon attığı 11 golle takımın hücum anlamında en üretken ismi konumunda. Vietto delici sprinter özelliği ve uzak şutlarıyla rakip takımlar için büyük tehdit oluşturuyor. Uche ise daha çok yardımcı forvet tarzında bir görüntü çiziyor. Takım oyununa verdiği defansif katkının yanı sıra hücumda da bulduğunu affetmiyor. Bitiricilik konusunda oldukça yetenekli ve tecrübeli bir santrfor. Aynı zamanda takımın genel oyun tarzına çok uyumlu bir forvet profili. Gerard Moreno da onun yedeği konumunda fakat 12 maçta attığı 10 gol onu ilk 11'e taşıyabilir. Tıpkı Uche gibi savunmaya katkısı ve bitiriciliği üst düzey bir oyuncu. Ara toplardaki yeteneği de göz ardı edilemez. 22 yaşındaki santrforun sezon sonu sözleşmesinin sona erdiğinin de altını çizelim. Santrfordaki bir diğer opsiyonları ise bizim de yakından tanıdığımız bir dönem Galatasaray forması giyen Giovani dos Santos. Oynadığı zaman joker görevinde forma giyen dos Santos, hücumda işin yaratıcılık kısmında yükü çekiyor. Yeri geldiği zaman sol kanatta izlediğimiz Cheryshev'i de öndeki 2'li de görebiliyoruz.

Sonuç

Sezonun şu ana kadarki bölümünde başarılı bir performans sergileyen Villarreal için sezonun geri kalan kısmında yolun sonu güzel gözüküyor. Uzun ve planlı bir süreç takımı eski günlerine taşımakta kilit rol oynuyor. Bu planın düzenli işlemesinde antrenör rolü de oldukça önemli. Marcelino görev aldığı 1.5 yıl boyunca istediklerini sahaya yansıtmayı başardı diyebiliriz. Biz de futbolseverler olarak bu gelişimin tamamlanmasını merakla ve zevkle izlemeye devam edeceğiz.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder